Kötülüğün Rengi Kırmızı (Colori Zla Czerwien)

Seyircide derin bir etki bırakmasa da izlenebilir.

Polonya sineması yönetmen Roman Polanski olmasa çok bilinen,tercih ve takip edilen sinema değil. Buna rağmen her zaman benim ilgimi çekmiştir. Sinemasında, ülke  geçmişinin sosyalizm dokusunu hissederim; hatta daha da geriye giderek Alman gestaposunun ilk işgal ettiği ülke olması nedeniyle ülkenin dokusuna sinmiş faşist ruhu da hissederim. Kötülüğün Rengi Kırmızı, beklentilerimi karşılamasa da yukarıda saydığım özellikleri ve daha da önemlisi gestapo yanı ile öne çıkan bir film.

OrtaKoltuk Puanı:

 

Polonya yapımı olan “Kötülüğün Rengi Kırmızı” suç ve gerilim filmi. Polonya sinemasına ilgim 1990’lı yıllarda sürekli takip ettiğim Ankara Film Festivallerinde başlamıştı. Netflix’te yayınlanan Polonya filmlerini de genellikle kaçırmam. Adı şaibeye karışmış Polonyalı yönetmen Roman Polanski olmasa çok bilinen,tercih ve takip edilen sinema değil. Buna rağmen her zaman benim ilgimi çekmiştir. Sinemasında, ülke  geçmişinin sosyalizm dokusunu hissederim; hatta daha da geriye giderek Alman gestaposunun ilk işgal ettiği ülke olması nedeniyle ülkenin dokusuna sinmiş faşist ruhu da hissederim. Satır aralarında gizlenmiş olan bu ayrıntılar Polonya’nın karakteri olarak sinemada da karşımıza çıkar….

Adrian Panek’in yönettiği Kötülüğün Rengi Kırmızı” filmi beklentilerimi karşılamasa da yukarıda saydığım bu özellikler; özellikle o gestapo yanı öne çıkan bir film olduğunu söylemem doğru olur. Başrollerini Jakub Gierszał, Maja Ostaszewska ve Zofia Jastrzębska paylaşıyor. İçeriğinde seri katil soruşturmaları, gece kulüpleri ve yine kurban olan kadınlar var… 

ÇAĞIMIZDA KÖTÜLÜK ÇOK FAZLA FAKAT ASIL KÖTÜLÜK ADALETİN OLMAYIŞIDIR!

Genç bir kadın düşünün; hayatı tehlikede, işkence  yapılarak öldürülen  bir cinayete şahit olmuş ve gelecekte kendi başına aynı olayın geleceğini biliyor. Polise gidiyor, tanık olduğu cinayeti ihbar ediyor ve kendi hayatının da tehlikede olduğunu söylüyor. Polis ona “Eğer resmi ifade verirseniz başınız büyük belaya girer” diyor. Kadın her şeyi göze alarak resmi ifade vermek istiyor. Polis o anda telefon ediyor, sanıyorsunuz ki amirine ihbarı haber veriyor ve prosedürü soruyor. Telefonu genç kadına uzatıyor. Karşıdaki ses kime ait dersiniz? şikayet ettiği canavar ruhlu kişiye…

Filmde beni en çok etkileyen bu sahneydi… Onca kötülük, zulüm bir yana sizi koruyan bir adalet yoksa kötülüğün başı buradadır.

Kötülüğün rengi neden kırmızı sorusuna gelince dudak derilerinden bileklik yapılıyorsa o renk kırmızı olacaktı elbette. Normalde aşkın ve tutkunun rengi olan kırmızı  canilerin  elinde kan ve dudak rengi olarak kötülüğün sembolü oluyor.

İYİ SAVCILARA İHTİYAÇ HER ZAMANKİNDEN DAHA FAZLA

Bilski (Jakub Gierszał) böyle bir savcı! Polonya’nın Tricity sahilinde genç bir kadının cesedi bulunur. soruşturmaya Leopold Bilski adlı genç bir savcı atanır. Gerçeği bulmak için canını dişine takar. Bu yolda ona sadece ölen kızın yargıç annesi (Maja Ostaszewska) yardımcı olacaktır. Polis teşkilatı dosyayı kapatmak isteyecektir. 

Ölen genç  kadın Monica Bugacka’dır.  (Zofia Jastrzębska) Yani polisę gelip ihbarda bulunan kişi. Genç kızın yargıç bir annesi ve avukat babası olduğu halde cinayete kurban gider. Hukukun çaresizliği adaleti sağlayan kurumların güce ve mafyaya (paraya) zaafı olan personelinden kaynaklanmaktadır… Bazen o personel kurumun en tepesindeki isim bile olabiliyor… Monica’nın gece kulübünde bir tür fahişelik yapması da ayrı soru işareti. Filmde “Neden” sorusunun net cevabı yok. 

Zofia Jastrzebska yine  Eylül 2023’te Netflix’te gösterilen, benim de eleştirisini yazdığım Polonya dizisi Yüz Karasıfilminde oynamıştı. Çok güzel yüz hatlarına sahip olan Jastrzebska’nın oyunculuğu da iyi ve yıldızı yükseliyor. Dizi eleştirisinde yolu açılacaktır yazmışım. Arkadan bu film geldiğine göre  söylediğim olmuş. Tabii bir de gece kulübünün sahibi cani ruhlu mafya tipi var. Tam bir gestapo…

Daha fazla bilgi vermeyeyim. Sonuç olarak Kötülüğün Rengi Kırmızıaksiyon ve gerilim filmi olmasına rağmen Hollywood filmlerinde olduğu gibi deli gibi kovalamaca ve nefessiz aksiyon beklemeyin. (Gerilim filmlerinde bol aksiyon yerine bu tarzı tercih ettiğimi söylemeliyim.)  Daha çok diyaloglarla örülü, karakterlerin psikanalizni irdelemeye  çalışmış ama bunda da yeterli olamamış, senaryosu zayıf kalmış bir film. Belli yerlerde boşluklar var, sorulara net cevap alınamıyor. Bürokratik yolsuzluklara da derin bir eleştiri getirmek yerine  teğet geçiyor. Yine de gizemini sonuna kadar koruyan geleneksel polisiye filmlerinde olduğu gibi şaşırtıcı final yapan bir hikaye ile karşılaşıyoruz.  Senaryosu sağlam olsaymış çok daha iyi bir film olabilirmiş. 

Oyunculuklara gelince en iyi performans bahsettiğim gibi Monika’yı canlandıran Zofia Jastrzębska’da. Anne rolünü canlandıran Maja Ostaszewska da inişli çıkışlı bir rol sergiliyor. Savcı ise (Jakub Gierszał)  yeterince rolünü içselleştirememiş…

Derin bir etki bırakmasa da izlenebilir. İyi seyirler…

 

Yönetmen : Adrian Panek

Senaryo : Lukasz M. Maciejewski, Adrian Panek

Kurgu : Piotr Kmiecik

Oyuncular : Maja Ostaszewska, Jakub Gierzsal, Kagga Jayson

CEVAPLA

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz