Megalopolis
FÜTÜRİSTİK N. Y. ÜTOPYASI
“Megalopolis” 77. Cannes Festivali’nin en büyük düş kırklığı oldu
Festivalin ağır toplarından, Coppola’nın 20 yıllık rüyasını gerçekleştirmek için 120 milyon dolar harcadığı bilimkurgu filmi genelde beğenilmedi. Sinema tarihinin bir ilkine imza atan sürprizine ve görkemli oyuncu kadrosunun varlığına rağmen film beklentilere cevap veremedi.
85 yaşındaki efsane yönetmen Francis Ford Coppola “Kıyamet / Apocalyps Now” filminden 45 yıl sonra Cannes’a “Megalopolis” ile döndü. Bu son derece iddialı bilimkurgu filminin Cannes Film Festivali’nin ana yarışmasına katılmasını kabulenmekle Coppola büyük bir risk aldı. Ya “Konuşma / The Conversation” (1974) ve “Apocalyps Now” (1979) ile kazandığı 2 Altın Palmiye Ödülüne bir yenisini katarak Cannes tarihinini “ilk 3 Altın Palmiyeli yönetmeni” olacak, ya da ödül listesine giremeyerek bir fiyaskoya sebep olacaktı. Nitekim 2.şık gerçekleşti. Fiyasko demesek de “Megalopolis”ten memnun kalan pek olmadı. Eleştirmenler çoğunlukla filmi yerden yere vurdular.
POLİTİK HIRSLAR, DEHA, KARMAŞIK AŞK ÖYKÜSÜ
Francis Ford Coppola’nın senaryosunu yazdığı, yönettiği ve yapımcılığını üstlendiği epik film “Megalopolis” Cannes’da yarışacak filmler arasında ilan edilen ilk ağır top oldu. Film yıkıcı bir felaketin ardından New York’u bir ütopya olarak yeniden inşa etmek isteyen 2 mimarın giriştiği mücadeleyi anlatıyor. İdealist, yenilikçi mimar Cesar Catilina’nın (Adam Driver) projesine karşı çıkan tek kişi, sevgilisi Julia Cicero’nun (Nathalie Emmannuel) babası, N.Y.’un mimar valisi Frank Cicero’dur (Giancarlo Esposito). Hırslı Cesar’ın projesini gerçekleştirmesi, valinin planlarıyla çeliştiği için pek de kolay olmayacağı belli oluyor.
Coppola’nın 1980’li yıllardan beri düşlediği rüya projesi için, mülklerini ipotek ettirerek harcadığı 120 milyon dolarlık bütçe ve ünlülerden oluşan çok kalabalık oyuncu kadrosuna rağmen “Megalopolis” beklentileri karşılayan bir film olmadı. Politik hırslar, deha ve karmaşık bir aşk hikayesi çevresinde şekillenen film hakkında Coppola : “Hepimizin bildiği Cecil B. De Mille ya da Ben Hur tarzında destansı bir film olacak” diye söz etmişti. Yetenekli Cesar ve Cicero güç çekişmesine odaklanan konu, ekonomik krizle boğuşan New York sokaklarına taşınıyor. Şehre New Rome adını verdiğini belirten Coppola, ekolojik bozulma, kötü şehir planlaması ve eşitlik gibi konulara dikkati çekmeyi hedefliyor.
Francis Ford Coppola fütüristik bir New York yaratma rüyasını, Roma İmparatorluğunun çöküşü paralellizmi içinde anlatıyor. ABD’nin büyük buhran yılı olan 1929’da yazılan, Casanova’dan Lola Mopntez’e 12 tarihi kişiliğin portresini çizen gazeteci William Bolitho’nun “Tanrıya Karşı 12 Kişi” romanını okumak, Francis Ford Coppola için “Megolopolis” projesinin başlama vuruşu olmuş. Coppola, antik Roma tarihi üzerindeki bilimkurgu filminde metaforlar kullanarak, örneğin N.Y.’un çirkin politikacı valisi Cicero ile yeni Roma inşa etmek isteyen Cesar ile paralellik kurarak, tarihten beslenen bir film yapmak istemiş. Film bir gökdelenin çatısından N.Y.’a bakan mimar Cesar ile şehrin kudretli valisi Cicero’yu tanıtmakla başlıyor. “Halkın rüyalarını süsleyen şehri inşa edeceğim, her bireyin evinde şahsi bir bahçesi olacak” iddiasını taşıyan Cesar’ın iddiasının, Cicero bir ütopya olduğunu söyler.
“Megalopolis” ile Francis Ford Coppola sinema tarihinde bir ilke imza atıyor: Filmin ortalarına doğru ekranın önünde beliren bir insan, ekrandaki mimar Cesar’a sorular sorar. Verilen cevaplar üzerine sorulan yeni sorularla söyleşi, sinema salonu perdesi önündeki görevli ile ekrandaki aktör arasında geçer. Woody Allen 1985 tarihli “Kahire’nin Mor Gülü / The Purple Rose of Cairo” filmiyle benzer bir yenilik getirmişti; ancak filmin akışına müdahale eden kişi ekranın içinde kalıyordu. Vizyona girdiğinde filmin her seansında, kuliste bekletilen bir kişinin sahnenin başlamasından önce ekranın önüne çıkıp filmdeki oyuncuyla karşılıklı söyleşi yapmaları sorununun nasıl çözüleceği bir muamma.
Filmleri 14 Oscar Ödülü adaylığı alan, 5 Oscar, 5 Altın Küre ödülü sahibi Francis Ford Coppola, “Baba / The Godfather” trilojisinin yaratıcısı ve George Lucas’ın “Yıldız Savaşları / Star Wars” serisinin senaryo yazarlarından biridir. Bu hasletleri kendisini, Martin Scorsese, Brian de Palma gibi yönetmenlerle Yeni Hollywood akımının son temsilcilerinden biri yapıyor. Son filminin kahramanı Cesar, tıpkı kendi gibi, rüyalarını gerçekleştirmek için her şeyini kaybetme riskine katlanan, yepyeni bir şehir inşa etme ütopyasını hayata geçirmeye azimli ihtiraslı bir mimar. Filmin baş kadın kahramanı Julia Cicero, kendisini hayranı olduğu N.Y.’un yozlaşmış babası ile inandığı, taparca sevdiği Cesar’ın ölümcül rekabetinin içinde bulur.
SİNEMANIN DEV YARATICILARINDAN BİRİ
Francis Ford Coppola’nın “Megalopolis’ten önceki 4 Cannes durağının ilkinde, 1967’de Michelangelo Antonioni’nin “Blow-up” ile Altın Palmiye Ödülü kazandığı ana yarışmaya “You’re a Big Boy Now” ile katılmıştı. 2. durağı olan 1974’te “Konuşma / The Conversation” ile bu kez Altın Palmiye Ödülünü kendisi almıştı. 3. durakta aynı başarıyı tekrarlayarak, “Kıyamet / Apocalyps Now” ile Volker Schlöndorff’un “Teneke Trampet / The Tin Drum”uyla Altın Palmiye Ödülünü paylaşmıştı. 4. durakta ise Mike Leigh’e “Sırlar ve Yalanlar / Secrets and Lies” filmi için jüri başkanı sıfatıyla Altın Palmiye Ödülünü takdim etmişti.
Fimin sitesi : Siyasi hırs,deha ve çelişkilerle dolu bu destansı hikayede Roma’nın kaderi kendi sosyal sorunlarını çözemeyen modern bir dünyayı rahatsız ediyor” açıklamasını yapıyor. Coppola ise Roma’nın filmine nasıl ilham verdiğini şöyle anlattı : “Antik Roma’yı ne sıklıkla düşünüyorum ? Oldukça fazla, çünkü Roma Cumhuriyeti, ülkem Amerika’ya ve onun kurumlarına örnek teşkil etti ve “Megalopolis”e ilham kaynağı oldu. Roma’ya hayranlığım, siyasi partiler arasındaki mücadeleye dayanıyor; bu mücadele sırasında, Cumhuriyetin çıkarları, siyasi partilerin kendi servetlerini, otoritelerini kurma amaçlarını benimseyen birkaç güçlü adamın hırslarına yenildi. Bu amaçlara ulaşmak için silahlı kuvvetlere güvenmek, zaten çöküşe doğru seneleyen bir anayasaya son darbeyi indirmek.”
Coppola filminin teknik kadrosunu uluslararası sanatçılardan seçti. Genç Rumen görüntü yönetmeni Mihai Malaimare Jr. (49) ile ilk kez çalıştı. Filmde küçük bir rolde izlediğimiz genç Grace Vanderwaal (20) ile Arjantinli besteci Osvaldo Golijov’a (64) müzik partisyonunu teslim etti. Filmin kurgusunu, “Baba 3”te çalıştığı Robert Shafer, Kanadalı Cam McLauchlin (46) ve vatandaşı Glen Scantlebury (69) müştereken yaptı. Filmin görkemli oyuncu kadrosunda, son yıllarda prestijli yönetmenlerin gözdesi, 2014 Venedik En İyi Erkek Oyuncu Ödülü sahibi, 2 kez Oscar adayı Adam Driver (46) her zamanki gibi öne çıkıyor. Sevgilisi Julia rolünde İngiliz aktris Nathalie Emmanuel (35) ilk kez elde ettiği başrol şansını iyi kullanıyor. Kopenhag doğumlu deneyimli Amerikalı aktör Giancarlo Esposito (66) filmin kötü adamı N. Y. valisi Cicero’da, eşi Constance’da Talia Shire (68) çok başarılı. Filmin yan rollerindeki Dustin Hoffman, Shia LaBeouf, Jon Voight, Laurence Fishburne, Jason Schwartzman gibi Hollywood devlerinin, son yılların en parlak figüran kadrosunu oluşturduklarını iddia etmek mümkün.
Yazımı Francis Ford Coppola’nın kariyerinden kısaca bahsederek bitireceğim. 1939’da Detroit, Michigan’da doğdu, ancak N. Y.’un bir banliyösünde bir İtalyan-Amerikalı ailede büyüdü. Babası Carmine besteci ve müzisyen, annesi İtalia oyuncuydu. Üniversite tahsilinden sonra UCLA’da film yapımcılığı alanında yüksek lisans yaptı. İlk uzun metrajlı filmi “Dementia”dan (1963) 7 yıl sonra ilk önemli ödülünü “Patton” (En İyi Senaryo) ile kazandı. 1972’deki, Mario Puzo ile birlikte En İyi Senaryo Ödülünü kazandıkları “Baba / The Godfather” tarihin en çok hasılat yapan filmlerinden biri oldu. Altın Palmiye Ödüllü “Konuşma / The Conversation” (1974) Oscar’a 3 dalda aday gösterildi. Aynı yıl “Baba 2”yi, 1979’da Joseph Conrad’ın “Karanlığın Kalbin’den” romanından esinlendiği “Kıyamet / Apocalyps Now” Altın Palmiye ve 2 Oscar Ödülü kazandı. 1986’da oğlu Gio’yu bir tekne kazasında kaybedince hayatının en büyük dramlarından birini yaşadı. 4 yıl sonra “Baba” seisinin son filmini yaptı. 2 çocuğunun sinemada parlak kariyerleri oldu. Çocuk yaşta “Baba” filminde oynattığı Sofia Coppola “Bir Konuşabilse / Lost in Translation” (2004) ile En İyi Orijinal Senaryo dalında Oscar kazandı. Oğlu Roman senaryo yazarı ve yönetmen oldu. Kendisinden 7 yaş küçük kızkardeşi Talia Shire’a “Baba” serisi ve son filmi “Megalopolis”in aralarında bulunduğu birçok filminde rol verdi. Yeğeni Nicolas Cage’in kariyerinde yükselmesinde katkıda bulundu. Francis Ford Coppola, 60 yıllık eşi, senaryo yazarı, yönetmen Eleanor’u bu yıl kaybetti.
Yönetmen / Senaryo : Francis Ford Coppola
Görüntü Yönetmeni : Mihai Malaimare Jr.
Kurgu : Glen Scantlebury
Müzik : Osvaldo Golijov, Grace VanderWaal
Oyuncular : Adam Driver, Nathalie Emmanuel, Giancarlo Esposito, Aubray Plaza, Shia LaBeouf, Jon Voıght, Jason Schwartzman, Talia Shire, Dustin Hoffman, Grace VanderWaal, Kathryn Hunter, Forest Whitaker
ABD / Dram-Bilimkurgu / 138 Dk.