Menü

Absürt mutfak şiddetini eleştiren “MENÜ” sıcağı sıcağına vizyona girdi

Gastronomi dünyasının absürt mutfak şiddetini gözlere seren “Menü” bol sürprizli, eleştirel, ilginç bir film. Zengin karakter tahlilleri içeren zeki ve kaliteli bir senaryoyu, Mark Mylod tansiyonu hiç düşmeyen, yüksek tempolu bir mizansenle perdeye taşıyor. Bazen komik bazen dehşet verici olabilen film, kaliteli yemek endüstrisini yerden yere vuruyor. Bu dünyanın insanları da eleştiri oklarının hedefi oluyor.

OrtaKoltuk Puanı:

 

ÇARPICI SOSYAL SINIF ELEŞTİRİSİ

Menü / The Menu” BBC için yaptığı televizyon dizileriyle tanınan, sinemada sadece 4 uzun metrajlı filmi olan İngiliz yönetmen, yapımcı Mark Mylod’un elinden çıkma, bol sürprizli, eleştirel, ilginç bir film. Seth Reiss ve Will Tracy’nin elinden çıkma, zengin karakter tahlilleri içeren zeki ve kaliteli bir senaryoyu Mark Mylod, tansiyonu hiç düşmeyen yüksek tempolu bir mizansenle perdeye taşıyor. Toronto Film Festivalinde dünya prömiyerini yapan film sıcağı sıcağına bizde vizyona girdi.

Film uzak bir adada bulunan özel bir restorana giden genç bir çift olan Margot (Anya Taylor-Joy) ve Tyler’in (Nicholas Hoult) hikayesini konu ediyor. Menüsü ünlü bir şef olan Julian Slowik (Ralph Fiennes) tarafından hazırlanan seçkin bir restoranda yemek yemek için gidenler arasında sosyetenin önde gelen isimleri ve ünlü bir sinema oyuncusu (John Leguizamo) da vardır.

İlk projede filmi Alexander Payne’ın yöneteceği, başrolde Emma Stone’un yer alacağı öngörülmüştü. İkili başka işlerle meşgul olduğu için, onların yerini Mark Mylod ve Anya Taylor-Joy aldı. “The Menu”de prestijli şef ve restoranların “yüksek mutfak anlayışı ince ince doğranıyor. Gastronomi dünyasının absürt mutfak şiddetini sergileyen film, bazen komik bazen dehşet verici olabiliyor. Sınıf ayırımı ve asla tatmin olmayan zenginleri film sinir bozucu bir mizah anlayışıyla hicvediyor. Kaliteli yemek endüstrisini yerden yere vuran film, Michelin yıldızlı lokantaların müdavimlerine de eleştir okları yolluyor.

Tekneyle adaya taşınan müşteriler, ünlü şefin şok edici sürprizlerle dolu bir tadım menüsü hazırladığı seçkin restoranda umduklarını bulamaz. Tümü zengin sınıfa mensup farklı kişilerin eşlik ettiği yemekte, beklenmedik yemekler servis edilirken, her masanın kendine ait sırların ortaya çıkması, gerilim dozu yüksek bir akşama neden olur. Şef Slovik dedektif titizliğiyle müşterilerinin gizlediği sırlara ulaşmıştır. Bu son derece şık restoran fazlasıyla gösterişli dekore edilmiştir. Ünlü şefin sağ kolu Çinli Elsa ve mutfak ekibinin davranışlarında bir tuhaflık vardır.

Restoran çalışanları fazla serttir, yemeklerde sıradışı birtakım malzemeler kullanılmıştır, konuklar da can acıtacak sürprizlerle karşılanacaktır. Şefin gizemini çözmeye çalışan Margot karşısında herkesi gölge gibi takip eden Elsa’yı bulur. Partneri Tyler ve diğer misafirlerin kimliklerini gizledikleri ve herkesin bir gizli ajandası olduğunu şef Slovik ortaya çıkarır. İkinci yarısıyla film suç, yemek ve mizahın leziz karışımına dönüşür.

Seçkin lokantanın seçkin müşterileri sadece tekneyle ulaşılan, uzak bir adada yer alan, bilimsel yaklaşım kullanarak yemek yapan şef Slovik’in restoranına büyük umutlarla gitmişlerdir. Ancak şef ve ekibi yemeğe bir sanat eseri gözüyle bakıyor ve deneysel davranmaktan çekinmiyor. Daha kötüsü ise şlef Slovik’in, lüks akşam yemeğini deneyimlemek isteyen müşterileri için, sonu kötü biten korkunç bir plan hazırlamış olmasıdır.

Şok edici bazı sürprizler barındıran planın uygulanması için adadaki tüm personel, şefe körü körüne bağlı kalma konusunda kararlıdır. İşlerin çığırından çıkmasıyla müşterilerin tümü can derdine düşer. Lüks yemek, korkunç bir hayatta kalma mücadelesine dönüşür. Yönetmen Mark Mylord filmini şöyle yorumluyor :

Slovik oldukça karmaşık bir karakter. Sürekli yenilik yaparak sanatını zirveye çıkarmaya, kendi hayatını tehlikeye atacak kadar kendini adadığını göstermek istedim. Ralph Fiennes ve ben bu karakteri bir karikatür olarak sunmak değil, onun insanlığını ve acısını keşfetmek, eylemlerini anlamak istedik.

Mark Mylod, korku ve gerilim türü filmlerde ustalığını kanıtlamış, İngiliz görüntü yönetmeni Peter Deming’i seçmesinin sebebini şöyle açıklıyor: “Karakterler üzerindeki artan baskıyı göstermek için spot ışıklarına odaklanmayı seçtik. Dört duvar arasında geçen konudaki lokantanın soğuk ve ruhsuz olmasını istedik. Filmin sanat yönetmeni, şef Magnus Nilsson tarafından işletilen ve artık kapalı olan İsveç restoranı Faviken, şef Ferran Adria tarafından tasarlanan ünlü Katalan restoranı El Bulli’nin ve şef René Redrepi yönetimindeki Danimarke restoranı Noma’nın aralarında olduğu birçok ünlü restorandan ilham aldı.

Mark Mylod filmin hazırlık aşamasını şöyle açıkladı : San Fransisco’nun 3 Michelin yıldızlı L’Atelier Crenn’in ünlü şefi Dominique Crenn ile yapılan işbirliği sayesinde, filmde dağıtılan tadımlık menü hazırlandı. Kostüm tasarımcısı Amy Westcott dünyanın ünlü Michelin yıldızlı restoranlarını araştırarak, filmde şef ve ekibinin kıyafetlerini tasarladı.

Filmin oyuncu kadrosunun ağır topu Ralph Fiennes (60) bilinen oyun gücüyle gizemli şef Slovik rolünü inandırıcı kılıyor. İngiliz aktörün “İngiliz Hasta / The English Patient” (1996) ve “Schindler’s List / Schindler’in Listesi” (1993) filmleriyle 2 Oscar adaylığı var. Gerçek kimliği Slovik tarafından açığa çıkarılan Margot rolünde Anya Taylor-Joy (26) oyuncu kadrosunun en başarılı kadın oyuncusu. Son olarak “Amsterdam” (2022) filminde izlediğimiz Taylor-Joy’un filmografisinde “Emma” (2020), “Split” (2016) gibi kaliteli yapıtlar var. TV yıldızı zayıf karakterli Tyler rolünde izlediğimiz İngiliz TV ve sinema oyuncusu Nicholas Hoult’un (33) aktifinde “The Favourite” (2018), “Mad Max: Fury Road” (2015) ve “A single Man” (2009) gibi iddialı filmler var. “The Whale” (2022) ve “İnherent Vice”da (2014) oynayan Tayland’lı aktris Hong Chau (43) patronu Slovik’e sadık Emma rolünün hakkını veriyor.

Yazıyı yönetmen Mark Mylod ile bitirelim. Televizyonun ünlü “Game Of Thrones”, “Shameless” ve “Succession” yönetmeni olan Mark Mylod’un “The Menu”den önceki uzun metrajlı filmleri şöyle: “Ali G İndahouse” (2002) komedisi, “The Big White” (2005) draması, “What’s Your Number” (2011) romantik komedisi.

Yönetmen : Mark Mylod

Senaryo : Seth Reiss, Will Tracy

Görüntü Yönetmeni : Peter Deming

Kurgu : Christopher Tellefsen

Müzik : Colin Stetson

Oyuncular : Ralph Fiennes, Anya Taylor-Joy, Nicholas Hoult, Hong Chau, John Leguizamo, Janet McTeer, Judith Light, Aimee Carrero, Reed Birney, Paul Adelstein, Rob Yang, Arturo Castro, Mark St. Cyr, Rebecca Koon, Christina Brucato

ABD / Gerilim-Korku-Komedi / 108 Dk.

1 YORUM

  1. Her şeyin bedavadan bile ucuz olduğu bir ülke vardır…Doktorları Almanca öğrenip Almanya’ya kaçıp giden…Oyuncu Reha Özcan, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda gittiği bir restoranda bir kase çorbanın 380 lira olmasına sitem etti. Artan fiyatlara tepki gösteren oyuncu, “Az çorba ile ekmek yedim. Bu olmaz ama ya” dedi…Bir film: The Menu;Kişi başı bir akşam yemeğine 1.250  Amerikan doları (23.443 TL) ödenen bir restauranta giden bir grup insanın akşam yemeğinde yaşadıklarının öyküsü… Balzac “büyük servetlerin büyük suçlar işlenerek elde edilebileceğini” söylemişti…Kennedy’lerin İçki Yasağı döneminde ihtiyaç sahiplerine içki temin eden mafyayla işbirliği yaparak zengin oldukları iddia edilir… Çeşitli  (çoğunlukla karanlık) yollarla büyük servetlere sahip olanların belki de günün birinde ölecek olmalarının verdiği korkuyu bastırmak uğruna sürdürdükleri çok abartılı lüks hayatlarını, lüks tüketim konusunda sınır tanımamalarını, şımarıklıklarını, görgüsüzlüklerini  taşlayan, hicveden şiddet, kan,terör içeren fazlasıyla tüyler ürpertici bir korku filmi…La Grande Bouffe- Büyük Tıkınma, Aşçı Hırsız Karısı Aşığı, Marki de Sade uyarlaması Sodom’un 120 Günü,    Le Charme discret de la bourgeoisie-Burjuvazinin Gizemli Çekiciliği (Bunuel) gibi filmlerle de akraba…

CEVAPLA

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz