Napolyon

İngiliz gözüyle Napolyon

OrtaKoltuk Puanı:

 

Sinemanın 2 İngiliz ustası 87 yaşındaki Ken Loach ile 86 yaşındaki Ridley Scott’ın inatla üretkenliklerini sürdürerek bu yıl iddialı yapıtlara imza attıklarını görüyoruz. Loach Cannes yarışmasında yer alan “The Old Oak” ile göçmen sorununa ilgilenmeyi sürdürürken, Scott tarihin en çok tartışılan imparatorlarından birine, Napolyon Bonapart’ı yeni bir bakış açısıyla yorumlamayı deniyor. Senaryo yazarı David Scarpa ile yönetmen Ridley Scott Napolyon üzerine bir belgesel yapmak yerine, kendisini Josephine’e aşık olması, elde etmesi ve imparator olarak olarak yükselişi, Josephine ilişkilerinin bozulmasıyla inişe geçmesini bir paralellik kurarak anlatmayı tercih etmişler.

İkili, Napolyonun kibrini, megalomanlığını Papa’nın yer aldığı taç giyme töreninde geleneklerin dışına çıkan davranışlarının altını çizerek gözlere sermişler. Fransız Devrimiyle hiçbir duygusal bağ kurmayan, sempati beslemeyen, iktidarı elinde tutmak için her yolu mübah sayan Napolyon’un zaaflarını vurgulamayı, onun kaba saba, bencil, kibirli, duygusallığı olmayan taraflarını öne almayı tercih etmişler. Tarihi boyunca Fransızlarla savaşmış bir İngilizin elinden çıkma filmde Napolyon’un muhteşem askeri dehasının yüceltilmesini beklemek saflık olurdu. Ridley Scott Napolyon’u uyarıları dinlemeyerek, Rusya seferinde hata yapan askeri zaafını vurgulamayı ihmal etmemiş. Scott başkahramanını Waterloo’da hezimete uğratan Wellington Dükü Arthur Wellesley’in (Rupert Everett) gözünden anlatmayı tercih etmiş.

EPİK TARİHİ DRAMA

Napoleon” eleştirmenleri ikiye bölen bir film oldu. Başta Fransızlar olmak üzere birçok eleştirmen filmin tarihi hatlar barındırdığını ve önceden bu konuda yapılan filmlere yenilik getirmediğini yazdılar. Prodüksiyon tasarımını ve savaş sahnelerindeki başarısını, 4 başı mamur bir melodram olarak övenler de oldu. Bazı eleştirmenler birçok tarihi yanlış barındıran filmin Napolyon imgesini yıkmak istediğini, onun sanıldığı kadar büyük olmadığını iddia ettiğini yazdılar. Ancak Napolyon’un ülkesini kalkındırdığı, eğitim ve sosyal hakların gelişmesine büyük katkılar sağladığı biliniyor. Napolyon kendi halkına zulmetmedi ama komutasındaki savaşlarda 3 milyon kişi öldü.

David Scrapa – Ridley Scott ikilisi hırslı, bencil, kompleksli bir adam olan Napolyon’un Joséphine ile arasındaki bağı algılamamızı, empati kurmamızı sağlayamıyorlar. Doyurucu savaş sahnelerindeki başarısının yanı sıra Ridley Scott’ın “Napoleon”da hantal, kopuk ve taraf tutan, duygusal olarak etkileyici olamayan bir film yaptığı söylenebilir. Film ikonik Fransız İmparatoru Napolyon Bonapart’ın inişli çıkışlı yükselişini ve düşüşünü anlatıyor. Film Napolyon’un tek gerçek aşkı Joséphine ile bağımlılık yaratan, değişken ilişkisi üzerinden iktidara giden yolculuğunu, savaş sahneleri aracılığıyla da ileri görüşlü askeri ve politik taktiklerini sergiliyor. Film Napolyon’u muzaffer bir general mi, zalim bir imparator mu sorusuna tatmin edici bir cevap vermiyor.

Austerlitz zaferiyle yükselişe geçen, Waterloo bozgunuyla dibe vuran Napolyon’un hayatını aktarırken film, aşk hayatını bol seks sahnesi aracılığıyla perdeye taşıyor. Soylu kökenleri olan Joséphine’i İmparator kocasını her önüne gelen erkekle aldatan seks düşkünü bir kadın olarak izliyoruz. Napolyon ile Joséphine’in toksik ilişkisine odaklanan filmde Joséphine “bensiz bir hiçsin, zaten senin annenle de sorunların vardı” der. Film Napolyon’un sıradan bir askerden, Fransız İmparatoruna yükselişinin hikayesini konu ediyor. Napoyon’un zekasını, komutanlık ettiği savaşlara odaklanan filmde aynı zamanda Joséphine ile olan fırtınalı ilişkisini de izliyoruz. Film Napolyon Bonapart’ın ünlü savaşlarını, amansız hırsını ve olağanüstü bir lider, savaş vizyoneri olarak inanılmaz stratejik zekasını gözler önüne seriyor.

GÖRKEMLİ SAVAŞ SAHNELERİ

Filmin açılış sahnesinde, Fransız İhtilalinde giyotinle başı kesilen Kraliçe Marie Antoinette’in infazını kayıtsızca izleyen 20 yaşındaki subay, yüzbaşı Napolyon Bonapart (Joaquin Phoenix) var. Monarşinin yıkılmasından sonra Fransız Devriminin önünü açtığı üst rütbeli subaylar gözdedir. Devrimin liderlerinden Paul Barras (Tahar Rahim) gözüne kestirdiği genç Napolyon’u Toulon’a göndererek Korsikalı gencin yükselişi başlatır. Kazandığı muharebelerle ordunun üst kademelerine hızla yükselen hırslı yüzbaşı, karısından ayrılmış ve gözünü 2 çocuklu dul Joséphine Beauharnais’ye (Vanessa Kirby) dikmiştir. Kolay bir kadın olmayan ve kendine aşık erkeğe her konuda itaat etmeyen Joséphine’i Napolyon 1796’da kendisiyle evlenmeye ikna eder. Ve 14 yıl evli kalırlar. Mısır seferindeki yenilgisine rağmen, Napolyon’un devlet içindeki yükselişi, Fransayı yönetme ihtirasını elde etmesini sağlar.

1804’te Fransız Senatosu tarafından Fransa İmparatoru ilan edilir. Avusturyalılara Wagram muharebesinde yenen Napolyon karısının kendisini aldattığını öğrenir. Özgüven patlaması yaşayan Joséphine kocasını yakışıklı Hippolyte Charles (Jannis Niewöhner) ile aldatır. Ancak kendisine derin bir aşkla bağlı olan kocası onu affeder. Yalnız zamanla kendisine bir erkek çocuk, bir veliaht veremediği için 1810’da Napolyon Joséphine ile boşanır. Aynı yıl Avusturya Prensesi Marie Louise ile evlenir. 2 yıl sonra çıktığı Rusya Seferi büyük bir felaketle sonuçlanır. Leipzig muharebesinde de yenilince Elbe Adasına sürülür. 1815’te buradan kaçıp yeniden Fransız Hükümetinin başına geçer. Ancak Waterloo da yenilince İngilizlere teslim olur. İngiltere kendisini St. Helena Adasına sürgüne yollar. 1821’de 51 yaşındayken burada mide kanserinden ölür.

NAPOLYON KONULU FİLMLER

Sinema tarihinin ilk Napolyon filmi, Abel Gance’ın 1927 tarihli sessiz filmi komutanın ilk yıllarının hikayesini anlatır. Başlığı “Napoléon Vu Par Abel Gance” olan, senaryosunu da Abel Gance’ın yazdığı beş buçuk saatlik filmde Napolyon’u Albert Dieudonné canladırmıştı. 2. önemli Napolyon filmi “Waterloo” (1970) Fransız komutanın Belçika topraklarında bulunan Waterloo Savaşında İngilizlere yenilgisini anlatmıştı. Sovyet Sergey Bondrchuk’un yönettiği, Rod Steiger, Orson Welles ve Christopher Plummer’in başrollerini oynadığı film görkemli savaş sahneleriyle akıllarda kaldı.

Napolyon’un hayatındaki olaylara betimleyen, Sacha Guitry’nin senaryosunu yazıp yönettiği “Napoléon”da (1955) komutanı 2 oyuncu, gençliğini Daniel Gelin, sonraki yaşamını Raymond Pellegrin canlandırdı. 5 yıl sonra Abel Gance Napolyon’un kesin zaferiyle sonuçlanan Austerlitz Savaşını perdeye taşıdı. “Austerlitz” başlıklı filmde başrolü Pierre Mondy oynadı. “Napolyonun Sırrı”nda (2003) Antoine de Caunes İngilizler tarafından St. Helena Adasına sürülen Napolyon’un son yıllarını anlattı. Alan Taylor’un 2001 tarihli “The Emperor’s New Clothes”unda Napolyon’u İngiliz aktör İan Holm canlandırdı.

Ridley Scoot’ın 2017 yılında “Dünyanın Bütün Parası / All The Money İn The Worl”ünde birlikte çalıştığı senaryo yazarı David Scarpa ismine “Napoleon”da da rastlıyoruz. İşbirliği yaptıkları ilk filmde ikili milyarder Paul Getty’nin torununun fide için kaçırılışını anlatmıştı. David Scarpa’nın pek üretken bir senaryo yazarı olduğu söylenemez. Filmografisinde henüz 4 film var. Pek derinlikli ve parlak sayılmayacak “Napoleon”un senaryosu oldukça sığ bir senaryo. Kısa hayatında önemli olaylar yaşamış Napolyon’un bu senaryoda yer alan olayların birbirine iyi bağlandığını söylemek güç. Napolyan 2 boyutlu ve içi boş bir karakter olarak çizilmiş. Yan karakterler de doyurucu bir şekilde işlenmemiş.

1937 doğumlu İngiliz yönetmen ve yapımcı Ridley Scott’ı ben ilk kez kariyerinin ilk uzun metrajlı filmi “Düellocular / The Duellists”i takdim etmek üzere geldiği 1979 Cannes Film Festivalinde gördüm. Napolyon dönemi Fransa’sında geçen konusuyla bu tarihi film 2 teğmenin ömür boyu süren düşmanlıklarında yaptıkları düelloları anlatıyordu. Başrollerini Harvey Keitel, Albert Finney ve Stacy Keach’in oynadığı bu filmle Scott sinemaya iyi bir başlangıç yapıyordu. İngiliz yönetmenin en iyi filmi, aralarında En İyi Film olmak üzere 5 Oscar Ödülü kazanan “Gladyatör / Gladiator”dur (2001). 4 kez bu ödüle aday gösterilen Scott bu ödüle hiç ulaşamadığı. Yönetmenin beni en çok etkilediği film “Thelma Ve Louise / Thelma And Louise”dir (1991). Yönetmenin ilk dönem filmlerinin bu en başarılı olanında Susan Sarandon ile Geena Davis harikalar yaratmıştı. Bu feminist filmin figüranları arasında kariyerine yeni başlayan Brad Pitt vardı.

Ridley Scott’ın yaptığı 30 film arasında 1 Oscar Ödüllü “Alien” (1979), “Alien: Covenant” (2017), 2 Oscar adaylığı alan “Blade Runner” (1982), efsanevi gangster filmi “American Gangster” (2007), “Jane’in Zaferi / G. İ. Jane” (1997) var. Müthiş savaş filmi “Kara Şimşek Düştü / Black Hawk Down” (2001), uzay bilimkurgu filmi “Marslı / The Martian” (2015) var. Yönetmen “Napoleon”dan önceki filmi “Gucci Ailesi / The House Of Gucci”de (2021) moda dünyasını ele almıştı.

Napolyon döneminin dillere destan savaşlarını perdeye beceriyle aktaran Darius Wolski’nin, bilhassa kuşbakışı çekimleriyle, görüntü yönetimi son derece başarılı. Bol figüranlı devasa savaş sahneleri özellikle savaş stratejileri ve Napolyon’un askeri dehasını çok net bir şekilde sunarken görsel bir ziyafet de sunuyor. Sinemanın tavşan dudaklı aktörü Joaquin Phoenix her zaman olduğu gibi rolünün hakkını veriyor. Joséphine’de Vanessa Kirby, Joaquin Phoenix gibi Oscar Ödüllü dev bir aktörün yanında kariyerinin en başarılı 2. kompozisyonunu çiziyor. İngiliz aktris Kornel Mundruczo’nun “Bir Kadının Parçaları / Pieces of a Woman”inde (2020) hayranlığımızı kazanmış, ünlü TV dizisi “The Crown”da Kraliçe Elizabeth’in kızkardeşi Margaret performansıyla övgüyü hak etmişti. Filmde Josephine’in Napolyon üstüne kurduğu tahakküm, Napoleyon’un dünyanın geri kalanı üzerine kurduğundan daha güçlü. Filmde Rus Çarı Alexandre’ı canlandıran Finli – Fransız yakışıklı aktör Edouard Philipponnat (24) Ridley Scott’ın bir önceki filmi “Gucci Ailesi”nde de yer almıştı. 2,5 saatlik kopyasıyla vizyona giren “Napoleon”, ileride Apple’da yönetmenin kurgusuyla 4,5 saatlik bir sürede gösterilecek.

Yönetmen : Ridley Scott

Senaryo : David Scarpa

Görüntü Yönetmeni : Dariusz Wolski

Kurgu : Sam Restivo, Claire Simpson

Müzik : Martin Phipps

Oyuncular : Joaquin Phoenix, Vanessa Kirby, Tahar Rahim, Ludivine Sagnier, Youssef Kerkour, Ian McNeice, Paul Rhys, Jonathan Barnwell

İngiltere / Tarihi-Biyografi-Macera-Savaş / 158 Dk.

CEVAPLA

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz