Neandria

Reha Erdem’in yeni başyapıtı

Reha Erdem’in izleyicisini o kendine has dünyasına yeniden götürdüğü “Neandria” olağanüstü bir film; katıksız, benzersiz bir başyapıt.

OrtaKoltuk Puanı:

 

Dünya prömiyerini 2023 Ekim ayında 39. Varşova Film Festivali’nde yapan, Türkiye’nin “ilk ekolojik sürdürülebilir” yapımlarından “Neandria”yı 31 Ocak’ta Türkiye’de ilk kez yapılan özel gösteriminde izledim. Sonda söyleyeceğimi baştan belirteyim. Reha Erdem’in izleyicisini o kendine has dünyasına yeniden götürdüğü “Neandria” olağanüstü bir film; katıksız, benzersiz bir başyapıt.

Filmle ilgili izlenimlerime geçmeden önce, çekimler başladığından beri sözü edilen ekolojik sürdürülebilirlik konusuna kısaca değinmek istiyorum. Ne tür bir yaklaşım izleyecekleri konusunda bilgilendirilen tüm ekip bu doğa dostu sistemi şevkle uygulamış. Yapım sürecinde jeneratör kullanmayarak 3600 litre mazot tasarrufu yapılmış; böylece yaklaşık 9,5 ton karbon dioksit salınımının önüne geçilmiş. Basılı kâğıt yerine, başta senaryo, tüm belgeler dijital ortamda paylaşılmış. Plastik tabak, bardak, pet şişe sete kesinlikle girmemiş. Çay kahve için termoslar, şişe yerine sağlıklı su mataraları tercih edilmiş.

Yemeklerini, çevredeki yetiştiricilerden temin ettikleri malzemelerle köy halkından insanlar pişirmiş. İyi tarımla yetiştirilmiş ürünler kullanılmış, bol miktarda pişen yemeklerin fazlası tüm köye dağıtılmış, yemek atıkları organik olduğundan köyün hayvanlarını beslemiş, onların atıkları da kompost edilmiş. Tüm diğer atıklar için geri dönüşüm kutuları yapılmış, set bitiminde ayrıştırarak geri dönüşüme sokmak isteyen yakın belediyelere teslim edilmiş. Gerçekten de küçük çapta bir mucize değil mi?

Biz artık gelelim asıl mucizeye, Atlantik Film tarafından Ömer Atay ve Serra Ciliv’in yapımcılığında çekilen, Reha Erdem’in yazdığı, yönettiği ve her zamanki gibi kurgusunu üstlendiği “Neandria”ya.

1960 doğumlu Reha Erdem, sinemamızda ergen ve yeniyetmelerin dünyasını en iyi anlayan, onların açmazlarına, sıkışmışlıklarına ve sorunlarına duyarlılık ve inandırıcılıkla eğilebilen tek “auteur”dür ve ilginçtir, yaş aldıkça bu dünyayı daha da iyi anlamakta ve anlatmaktadır.

Adı, Yunancada “delikanlı” ya da “genç erkeğin yurdu” anlamına gelen Neandria antik kentinin yakınlarında küçük bir Anadolu köyünde geçen film de odağına, annesiyle birlikte yaşayan, yarışmalara hazırlanan gencecik bir koşucu kızı alır.

Ekolojik anlamda, insan ilişkileri anlamında, dünyanın bütün ülkelerinde, bütün şehirlerinde, bütün köylerinde ne yaşanıyorsa bu köyde de aşağı yukarı aynısı yaşanmaktadır. Yönetim her şayi bildiğini sanan, açgözlü ve hırslı yaşlıların elindedir; çevresel yıkım çığırından çıkmış, dünyaları yarışma, avlanma ve kazanma hırsıyla hastalanmıştır. Sadece ortamda iyice sıkışan gençler, çatlaklarda özgürlüğü ve aşkı aramaktadır…

Bunlar gözlemlediğimiz, yaşadığımız, sıkıntısını çektiğimiz, epey de bildik olaylar diyeceksiniz. Haklı olabilirsiniz ama unuttuğunuz bir şey var : bir Reha Erdem filminde hiçbir şey “bildik” olamaz.

Boğaziçi Üniversitesi’nde gerçekleştirdiği bir söyleşide Erdem “auteur” olarak sinemasında “doğallıktan” haz almadığını, “yapay” ya da “yeniden üretilmiş” (reconstructed) bir dünya kurguladığını vurgulamıştır. Kuşağının pek çok sinemacısından farklı olarak Erdem gerçekçi filmler çekmek yerine, gerçekliği bozarak yeniden şekillendirir, gerçekliği kendi süzgecinden geçirerek farklı, kendine bir gerçekliği olan yeni dünyalar yaratır ve izleyiciyi, çoğu filminin görüntü yönetmeni Florent Herry’nın nefes kesici olağanüstü görselliği aracılığıyla bu dünyalara konuk eder.

Siyah beyaz ilk filmi “a ay”ı Rumeli Hisarındaki “perili köşk”ü, Büyükada ve Burgazada’yı tek bir mekânda iç içe geçirdiği büyüleyici bir atmosferde çeker. “5 Vakit”te, sinemamızın “köy filmi” geleneğini alt üst ederek tüm klasik formatları kırar, türü ters yüz eder. “Hayat Var”da, gerçek görüntülerden yola çıkarak farklı ve düşsel bir Göksu yaratır. Dünya sinemasında benzeri, referansı olmayan, sinemamızda yapılmış en özgün ve en farklı filmde, türünün ilk ve tek örneği “Kosmos”ta başka bir boyuttan gelen hırsız şamanın öyküsünü, yeniden üretilmiş dünyalarının en kusursuzunda, “sınırda olma” ve “bu dünyaya ait olmama” kavramlarının somutlaştığı karlar altındaki gerçeküstü bir Kars’ta kurgular. Odağına silahlı bir kadın militanı aldığı “Jîn”de, Kırmızı Başlıklı Kız masalını kendi imbiğinden geçirerek yeniden, şiirsel bir mesel, bir doğa güzellemesi olarak anlatır. “Jîn”le hem zaman olarak çektiği “Şarkı Söyleyen Kadınlar”ın distopik öyküsünü gerçeküstü bir Büyükada’da anlatır. “Koca Dünya”da birbirleri dışında tutunacak kimseleri olmayan iki gencin metropol yaşamından kaçarak sığındıkları ormanı, doğada var olabilecekleri gerçeküstü bir düşsel yuva olarak var eder.

Reha Erdem evreninde tasarımını kendi yaptığı sesler ve seçtiği müzikler, diyaloglar ve görüntüler kadar önemlidir. “5 Vakit”te köyde geçen filmlerde duymaya alıştığımız etnik müzik yerine, Estonyalı çağcıl besteci Arvo Pärt’ın filme cuk oturan klasik müziğini kullanır. “Hayat Var”da gemi düdüklerinden, motorların uğultusundan, polis sirenlerinden ve uçak seslerinden oluşan senfonisini, beklenmedik şekilde yine arabesk müzikle tamamlar. 2009’da “Kosmos”a En İyi Film, En İyi Yönetmen ve En İyi Görüntü Yönetimi Altın Portakal ödülü veren Antalya Uluslararası Film Festivali Jürisi, tarihinde ilk kez verdiği En İyi Ses Tasarımı ödülünü bu filme layık görür.

Reha Erdem’in “yeniden üretilmiş” dünyası, kuralları bazen bizimkilerden farklı da olsa, kendi içinde son derece tutarlı bir evrendir ve bu evrende yaşayanların, öyküleri, davranışları ve tepkileriyle birbirini tamamlayan bir devamlılıkları, bir tür tematik akrabalıkları vardır.

5 Vakit”te ailelerin baskı altında tutmasına karşın hızla büyümek isteyen çocukların yaşadıkları, yansımasını “Neandria”nın çocuklarının ve yeniyetmelerinin özgürlük ve sevgi arayışında bulur. “Neandria”nın başında, Erdem’in seyircisini yeniden o benzersiz dünyasının içine aldığı kesintisiz uzun tek planda antik kentte koşarken tanıdığımız Suna, “a ay”ın yıllar önce kaybettiği annesinin ölümüyle başa çıkmaya çalışan Yekta’sıyla, sevginin var olmadığı zorlu, sert ve acımasız bir dünyada çocukluk ve kadınlık arasında sıkışıp kalmış, cesaretini, dayanıklılığını umudunu yitirmeden var olmaya, nefes almaya çalışan Hayat’la, Kosmos’a aşkını insanların değil, kuşların diliyle şakıyan Neptün’le, Hayat’ın zorlukları aşmış, güç kazanmış, ormanda, sırtında silahla giden hâli Jîn’le, hatta adadaki korkularla cesaret, umut ve inançla mücadele eden şarkı söyleyen kadınlarla yakın akrabadır. Tüm insancıllıklarına, sevecenliklerine ve yardımseverliklerine karşın, bizler için gizemli ve çözülmemiş kalan Kosmos ile İmam ise, tanışmış olsalar birbirlerini kim bilir ne güzel anlarlardı.

Erdem olağanüstü bir oyuncu yönetmenidir. Deniz İlhan, Ahmet Rıfat Şungar, Bülent Emin Yarar, İncinur Daşdemir, Nihal Yalçın, Izzy, Nur Fettahoğlu ve Serkan Keskin’in başı çektiği tüm kadrosu kusursuzdur. Senaryosunda, en yan karakterden en öne çıkanına tüm kişilerini derinlemesine düşünerek gerçek ve inandırıcı olarak var ettiğinden, en küçük rolden en büyüğüne tüm ekibinden müthiş başarılı bir yorum alır. Başkişilerinin çok sağlam ve akılda kalan performansları kadar, İncinur Daşdemir’in ve özellikle Nihal Yalçın’ın, bir iki replikle ama duruşları ve bakışlarıyla var ettikleri ikincil sayılabilecek karakterler de unutulur gibi değildir.

Gençlerden benzersiz performanslar elde edebilen Reha Erdem, hemen her filmiyle sinemamıza yeni genç oyuncular kazandırıştır. Kanımca “Neandria”daki en büyük keşfimiz, doğallığı, rahatlığı ve inandırıcılığıyla ilk kez girdiği Erdem evreninin has elemanına dönüşmüş genç rapçı İzzy’dir.

Reha Erdem’in dehası, kişilerin, yaşananların, ilişkilerin yakın akrabalığına karşın her bir yapıtının, özgün, benzersiz ve eşsiz oluşundadır. Bu sebeple yeni bir filmini izlemek onun o heyecan verici paralel evreninde yepyeni bir keşif yolculuğudur. Özel gösterimlerinin ardından 15 Martta vizyona girecek olan “Neandria” ile de yine böyle benzersiz bir yolculuğa hazırlanın.

Son söz olarak Reha Erdem’in “Neandria”yı birkaç yıl önce yitirdiğimiz, olağanüstü sinema insanı, gerçek sinefil Mithat Alam’ın anısına adamasının beni çok duygulandığını belirteyim. Sevgili dost sağ olsaydı Atlas’ın basamaklarını alelacele tırmanır, yanımıza geldiğinde gözlerinde parlayan gencecik bir ışık ve ışıl ışıl bir gülümsemeyle “Reha yine olağanüstü bir iş yapmış” derdi…

Yönetmen / Senaryo / Kurgu : Reha Erdem

Görüntü Yönetmeni : Florent Herry 

Müzik : Alican Çamcı

Oyuncular : Deniz İlhan, Ahmet Rıfat Sungar, Bülent Emin Yarar, Nihal Yalçın, Nur Fettahoğlu, Serkan Keskin, İzzy, Gizem Katmer, Ayşegül Kopartan

Türkiye / Dram / 90 Dk.

CEVAPLA

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz