Ben Romy

Romy Schneider, Moda’da!

14 Şubat akşamı, genç kadınların kucaklarında sevgililerinin aldığı çiçeklerde sokaklarda dolaştığı saatlerde biz sinemaseverler Kadıköy Moda’da, Sinematek / Sinema Evi’nde yeni programın açıklanmasını bekliyorduk. Söz konusu bir buçuk ay boyunca Romy Schneider’in oynadığı 9 filmin gösterileceği bir programdı ve 14 Şubat- 28 Mart programında Institut Français işbirliği ile Ben RomyRomy Schneider filmleri gösterilecekti.

Fransa ve Almanya’nın paylaşamadığı Romy

Viyana doğumlu, Alman asıllı ama kısa yaşamının usta oyunculuk dönemini Fransa’da geçirmiş olan Romy Schneider tam bir Avrupalı sanatçı. Onu Fransa ve Almanya’nın paylaşamamış olması doğal.  Sinematek/Sinema Evi’nde gösterilecek 9 filmin çok iyi bir seçki olduğunu söyleyebilirim: İlkini 14 Şubat’ta Fransa’nın İstanbul Başkonsolosu Nadia Fantome ve Almanya’nın İstanbul  BaşKonsolosu Martin Graf’ın katılımıyla izledik: Fransa’nın ünlü yönetmenlerinden Claude Sautet’nin yönetiminde Les Choses de la Vie, (Hayata dair şeyler); 1970 yapımı filmde Romy Schneider’in partneri ünlü aktör Michel Piccoli’nin filmdeki rolünü ne yazık ki çok daha önemli! Claude Sautet’nin günün olanakları içinde çektiği filmde en çok dikkatimi şeylerden biri herkesin hiç durmadan sigara içmesiydi! 70’li yıllarda kim bilir ne kadar çok insan bu yüzden akciğer kanserinden öldü de haberi bile olmadı! Filmde herkes sigaraları yutar gibi içiyor, birini diğerinin ateşiyle yakıyor, korkunç.

HAYAT BAĞLARI

Michel Piccoli

Ve ne yazık ki Piccoli, dönemin koşulları içinde, şişme yastığı, emniyet kemeri olmayan otomobiliyle kır yollarında süratle direksiyon sallarken önüne çıkan iki araçtan birine çarpıp kaza yapıyor ve hayatını kaybediyor. Kaza sahneleri, tekerleğin dönüp durması, yaralı adamın çayırın üzerinde yatarken yarı açık gözünden başında bekleyen jandarmanın ayağının üzerine konan arıyı ve yanındaki çiçeği görmesi, rahibin başında dua okurken ambülansın bir türlü gelememesi üzerine kendisini diri diri gömecekler korkusu. Kahramanın eski karısı, oğlu ve yeni sevgilisi Romy arasında gidip gelişi, olayların gözünün önünden geçişi. Tipik bir Fransız filmiydi.

Romy Shneider’in bundan sonra gösterilecek filmlerine geçmeden önce Almanya Konsolosu Martin Graf’ın onun filmografisi üzerine yaptığı konuşmadan bazı notlar aktarmak istiyorum. O kadar doğru saptamalardı ki, iyi not alamadığım için çıkışta kendisinden konuşma metni istedim ve böylece iki kopyasından biri bende, biri onda kaldı! Sizinle nasıl paylaşmam!

ÖNEMLİ OLAN SEVMEK

Kimdir Romy

Martin Graf diyor ki, “Almanya’da Romy Schneider izlenimlerimiz Sissy rolü döneminde kalmıştır. Romy o filmlerde aşk ve iktidar ilişkisini çok güzel yaşatır. 50’li yıllarda çok popüler olan ve “kiç” sıradan, ticari filmlere örnek verilen bu filmler bugün “kült” belli bir hayran kitlesine sahip olan film kategorisine girer ve Almanya’da Noel zamanında televizyonlarda hep gösterilir. Benim yaşıtlarım ve çocuklarım da dahil olmak üzere bu filmleri defalarca seyretmişizdir. Yıllar geçtikçe onun sadece 16- 17 ve 18 yaşındayken Avusturya İmparatoriçesi Sissi’yi canlandırdığı karaktere hakimiyetine, zarafetine, oyunculuğuna, güzelliğine hayran kalmışımdır. Ve zaten bu üç film onun dünya çapında tanınmasına yol açmıştır. Romy, 1958’e kadar Almanya’da film çevirdikten sonra Alman sinemasına sırtını döndü ve aşık olduğu ünlü Fransız aktör Alain Delon’la yaşamak için Paris’e gitti. Almanların buna tepkisi acımasız oldu: medyada hakaretlere ve aşağılamalara maruz kaldı.”

SEN BENİMSİN

Fransa’da da kraliçeyi oynadı

“Ve bu saldırıların intikamını daha sonra aldı. 1972 yılında 33 yaşındayken Visconti’nin çektiği Kral Ludwig II  filminde Helmut Berger’in yanında Kraliçe Elisabeth’i canlandırdı. Bu Almanların iyi bildiği  Sissy’den çok da farklı değildi, onun kadar popüler bir film: Ne yapacağına kendi karar veren, Avrupayı kendi istiyorsa gezen, bağımsız, özgüvenli bir kadın. Güzel ama buz gibi, güçlü, sert ve içten pazarlıklı.”

DAVA

Trajik son

Başkonsolosun da üzeri kapalı bahsettiği gibi, Romy’nin özel yaşamı, sinemada ve tiyatrodaki başarıları kadar iyi gitmedi. Alain Delon’la evlenmedi. Alman eşinden olan oğlunu korkunç bir kaza sonucu kaybettiği gibi, boşandığı eşinin intiharından da kendini suçladı ve çok genç yaşta hayatı sona erdi. “Oysa sanat hayatının ikinci bölümünde Fransa’da ve Fransızcada kadın ve aktris olarak çok sevildi ve kabul gördüğü için kendisini yeniden yaratmıştı. Bu ikinci Romy’İ tekrar izlemek ve bilmeyenlerin onu tanıması şansını verdiği için Sinematek’e teşekkür ediyorum.” Sinemaseverlerin  Institut Français’ye  teşekkür etmesi gerekiyor. David Lynch ve Romy’nin içlerinde L’important c’est d’aimer, La Piscine, Cesar et Romalie, Le Proces gibi önemli olan 9 filmini kaçırmayın.

SEN VE BEN
ŞEREF YOLU
BASİT BİR ÖYKÜ
NAKLEN ÖLÜM
ÜNİFORMALI KIZLAR

CEVAPLA

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz