SİNEMANIN KALBİ CANNES’DA ATIYOR
Bu yıl Cannes ana yarışmasındaki 21 film arasında, Nuri Bilge Ceylan’ın da aralarında bulunduğu, Altın Palmiyeli 5 yönetmen var. Ana yarışmadaki rekor sayıdaki 7 kadın yönetmenin varlığı festival tarihinde bir ilk. Açılış Galasında Fransız Maiwen’in “Jeanne Du Barry” adlı tarihi filmi yarışma dışı olarak gösterildi. İris Knobloch Cannes tarihinin ilk kadın başkanı sıfatıyla ev sahipliği yaptı.
16 – 27 Mayıs arasında gerçekleyecek 76. Cannes Film Festivali dün gece başladı. 76 yıllık festival tarihinde ilk kez bir kadın başkan kırmızı halılı merdivenlerin başında, Festival Sarayının girişinde konukları karşıladı. Yönetici olarak profesyonel sinema sektöründen gelme İris Knobloch, yanındaki Festival Genel Delegesi Thierry Frémaux ile birlikte ev sahipliği grevini yerine getirdiler.
76. Cannes Film Festivali’nin ana yarışma seçkisinde uluslararası başarılarıyla tanınan yenilikçi genç adların, ilk filmini gerçekleştiren bir kadın yönetmenin filmleri var. 4 yönetmen, Kore-Eda Hirokazu, Nuri Bilge Ceylan, Nanni Moretti, Wim Wenders 2. Altın Palmiye Ödülünü, Ken Loach 3.sünü kazanmak için yarışacaklar. Ana yarışmada bunların yanında Wes Anderson, Marco Bellocchio, Aki Kaurismaki gibi karizmatik yönetmenlerin de filmleri var. Catherine Breillat, Catherine Corsini, Jessica Hausner, Justine Triet, Ramata-Toulaye Sy, Alice Rohrwacher ve Maiwen ana bölümün 7 kadın yönetmeni.
Ayrıca yıllar sonra festival bir belgesel filme, Wang Bing’in “Gençlik / Jeunesse”ine ana yarışmada şans veriyor. Yan bölümlerde yarışma dışı olarak, Cannes’a 37 yıllık bir aradan sonra dönecek olan Martin Scorsese’nin Cannes’da dünya prömiyerini yapacak son filmi “Killers Of The Flower Moon”u, İngiliz Steve McQueen’in, James Mangold’un “İndiana Jones serisinin 4. filmi, Brezilyalı Kleber Mendonça’nın filmleri var. Bu parlak programıyla 76. Festival son yılların en görkemli şenliği olmayı vaat ediyor.
ALTIN PALMİYE ÖDÜLLÜ 5 YÖNETMEN
Ana yarışmada evvelce Altın Palmiye Ödülü kazanmış 5 yönetmen var. Bunlar Nuri Bilge Ceylan, İtalyan Nanni Moretti, Alman Wim Wenders, Japon Kore-Eda Hirokazu ve İngiliz Ken Loach. Bu sonuncusunun 2 Altın Palmiye’si var. Bu yıl yarıştığı “Eski Meşe Barı / The Old Oak” büyük ödüle ulaşabilirse, yaratıcısı Loak’ı Cannes Film Festivali tarihinde 3 Altın Palmiye’li ilk yönetmen sıfatının sahibi yapacak. Türk sinemasının gelmiş geçmiş en büyük yönetmeni Nuri Bilge Ceylan Cannes’ın gözdeleri arasında. Katıldığı yarışmalarda bu festivalde alınabilecek ödüllerin tamamına yakınını aldı. Altın Palmiye Ödüllü “Kış Uykusu”’dan (2014) sonra bu yıl yarışmaya katıldığı ”Kuru Otlar Üstüne” en büyük ödüle kavuşursa, N. B. Ceylan “çifte Altın Palmiye’li yönetmenler” kulubünün yeni üyesi olacak.
Bu film Doğu Anadolu bölgesinde zorunlu şark görevini yapmakta olan genç bir resim öğretmeni üzerinden, bir bireyin iç dünyasına, bölgede yaşayan insanların zorlu hayat mücadelesine ve onları kuşatan coğrafi, etnik ya da sosyal dokunun dinamiklerine göz atmayı deneyen bir film. Kariyerini işçi sınıfı ve proletaryanın haklarını korumaya adamış Ken Loach, hassas konularla izleyicinin yüreğine hitap etme alışkanlığını son filmi “The Old Oak” ile sürdürecek. 2006 yılında İrlanda Bağımsızlık Savaşından gerçekçi bir kesit sunan “Özgürlük Rüzgarı / The Wind Who Shakes The Barney” ile ilk Altın Palmiye’sini kazanan İngiliz usta, 10 yıl aradan sonra ”Ben, Daniel Blake” adlı filmiyle 2. Altın Palmiye Ödülüyle taçlandırılmıştı. Loach bu filminde neo-realizmin getirdiği kemer sıkma politikalarının ve bürokrasinin kurbanı, hasta emekli işçi Daniel Blake’in yüreklere seslenen dramını anlatmıştı.
İtalyan sinemasının Cannes’daki iyi temsilcilerinden Nanni Moretti 2001 yılında, oğullarını bir deniz kazasında kaybeden bir ailenin yaşadığı travmayı Altın Palmiye Ödüllü “Oğul Odası / La Stanza Del Figlio”da anlatmıştı. Alman yönetmen Wim Wenders 1984 tarihli, 2009’da 25. Yıldönümü vesilesiyle festivalde tekrar gösterilen “Paris, Texas” adlı Altın Palmiyeli filminde, karısından ayrıldıktan yıllar sonra ortada kalan oğlunu annesiyle buluşturan bir babanın yaşadığı dramı anlatmıştı. Filmlerinde insanların doğduğu ailede değil, kendi seçtikleri ailede yaşama sevincini kazandığı gerçeğini doğrulayan Japon yönetmen Kore-Eda Hirokazu Altın Palmiyeli “Arakçılar / Shoplifters”de (2018) akrabalık bağları olmayan 6 kişilik bir ailenin yaşadıklarına odaklanıyordu.
SON YILLARIN EN PARLAK SEÇKİSİ
Ana yarışma için Nisan ortasında ilan edilen 19 film arasında Catherine Corsini’nin çok ses getiren, iddialı filmi “Dönüş / Le Retour” dahil edilmeyince, Fransız sanat çevrelerinde son 15 günde polemikler yaşandı. Bazı Fransız feminist kuruluşlar “Dönüş / Le Retour” filminin Cannes yarışmasına alınmamasını gerektiğini hararetle savunurken, kendilerine destek veren bazı radikal, militan savcı ve yargıçların beklentisi boşa çıktı. Festival yönetimi sanatsal tercihlerinde bağımsız olduklarını bir kez daha göstererek, filmi (Jean-Stéphane Sauvage’ın “Kara Sinekler / Black Flies”ı ile birlikte) ilan edilen ilk 19 filmin ardından ana yarışmaya dahil ettiler. Bu kararıyla Cannes Festivali yönetimi, festivalin bağımsız ve özgür bir etkinlik olduğunun altını çizmiş oldu. Filmde zengin Paris’li bir ailenin 2 kızı, 40 yaşlarındaki bakıcılarıyla Korsika’ya yaz tatillerini geçirmek için giderler. 16 yaşından küçük bir kızın oynadığı bir sahnede, kızın mastürbasyon yaparken gösterilmesi fırtına yaratmıştı. Filmin yönetmenine ve yapımcısına yapılan taciz şikayetlerinden sonra filmin ana seçkiye eklendiği duyuruldu. “Le Retour” festival başlamadan 76. Festivalin ilk skandalına adını yazdırdı.
76. Festivalin merakla beklenen filmleri arasında, Marco Bellocchio’nun “Hızlı / Rapido”su var. 2003’te Aldo Moro’nun kaçırılışını “Günaydın Gece / Buengiorno Notte”den 20 yıl sonra veteran İtalyan yönetmen, Katolik Kilisesi tarafından kaçırılan bir Yahudi çocuğun öyküsünü beyaz perdeye taşıyor. 1858’de kaçırılıp Katolikliğe dönüştürülen Yahudi çocuğu “Edgardo Mortana’nın Kaçırılması” projesini 25 yılda gerçekleştiremeyen Steven Spielberg’in ardından Bellocchio Kotolik Kilisesinin bu ayıbını perdeye taşıdı. 84 yaşında üretkenliğini sürdüren usta formunu sürdürüyor. 2 yıl önce “The French Dispatch”in görkemli oyuncu kadrosuyla kırmızı halıyı kateden Wes Anderson yine 76. festivalin en zengin kadrolu filmi “Asteroid City” ile boy gösterecek. Filmin konusu 1955’te bir Amerikan çöl kasabasında geçiyor.
Yarışmanın 3. İtalyan yönetmeni, Cannes’ın gediklilerinden Alice Rohrwacher “Zirve / La Chimera” ile bizlere 1980’lerde bir grup mezar hırsızlarıyla karşılaşan bir arkeologun öyküsünü anlatacak. Paris’li yönetmen Jean-Stephane Sauvaire’in Amerikan filmi “Kara Sinekler / Black Flies”ın başrolünde Cannes Festivalini çok seven Sean Penn var. New York’ta sağlık görevlilerini odağına alan filmin konusu New York’ta geçiyor. Jüri Ödüllü “Geçmişi Olmayan Adam / The Man Without A Past” (2002), FİPRESCİ ve Ekümenik Jüri Ödüllü” “Le Havre” (2011) gibi filmleriyle Cannes’da takdir toplayan Finli usta Aki Kaurismaki’nin bu yılki filmi “Düşen Yapraklar / Fallen Leaves”.
JÜRİ BAŞKANI : RUBEN ÖSTLUND
Vatandaşı İngrid Bergman’dan 50 yıl sonra İsveçli yönetmen Ruben Östlund, 2 kez Altın Palmiye Ödülü kazandığı Cannes Film Festivalinin ana yarışmasına jüri başkanı seçildi. Festival Genel Delegesi Thierry Frémaux Östund’un başkanlığını şu sözlerle duyurdu : “Ruben Östlund imzası haline gelen kışkırtıcı bir diyalektiği defalarca araştırıyor. İnsanlığımızın temel içgüdülerini yıpratıcı bir mizahla, titizlikle ve tavizsiz bir şekilde inceliyor. Östlund’un jüriye başkanlık etmesi nedeniyle Cannes, izleyicilerden sürekli olarak kendilerini aşmaya çalışmalarını ve sanatın kendi kendini icat etmeye devam etmesini talep edecek.”
Ruben Östlund ise : ”Cannes Film Festivalinin jürisine başkanlık edeceğim için mutlu ve gururluyum. Dünyanın hiçbir yerinde, bir film projeksiyonu için perde kalktığında, bir yarışma filminin Cannes’daki sinema isteğini uyandırmaz. Cannes festivallerinin bir müdavimi olarak, sinemanın uzmanlarıyla birlikte olmak büyük bir şans. Sinema kültürünün önemli bir dönemden geçtiğine yürekten inanıyorum” dedi. 2008’de dram filmi “De Ofrivulliga” Belirli, “Play” (2011) ve Jüri Ödüllü “Turist” (2014) ile hep Belirli Bir Bakış Bölününde yer alan Östlund, ana yarışmaya terfi ettiği ilk filmi “Kare / The Square” (2017) ile Altın Palmiye’yi kucakladı. 5 yıl aradan sonra gelen “Hüzün Üçgeni / Triangle Of Sadness” geçen yıl yine Altın Palmiye ile taçlandırıldı.
Östlund filmlerinde marjinal karakterler eşliğinde, insani zayıflıklar, zaaflar, kusurlar rahatsız edici bir sinema diliyle araştırma konusu edilir. “Turist”te kayak merkezinde geçirilen bir tatilde, aile reisinin bir çığ esnasında, çocukları ve eşini kurtarmaktansa kendi can derdine düştüğünü görürüz. Yönetmen insanlığın temel içgüdülerinin yaratıcılığını sosyolojik açıda ince bir mizah duygusuyla eleştirir. Son 2 filminde günümüz modern yaşamını otopsi masasına yatırıp Batı toplumundaki sınıf mücadelesini eleştirir. Östlund izleyiciyi durmadan kendini sorgulamaya zorlayan bir yönetmen. Francis Ford Coppola ve Emir Kusturica’dan sonra, Östlund Cannes ana yarışmasına jüri başkanlığı yapan çifte Altın Palmiyeli 3. yönetmen.
Fransa Kralının (15. Louis) kendisinden 33 yaş küçük sevgilisi Madame du Barry (1743-1793) giyotinle idam edilmeden önce, “Tu vas me faire du mal ! Pourquoi ?!-“Canımı yakacaksın! Neden?! “De grâce, monsieur le bourreau, encore un petit moment!-“Bir dakika daha ver, Bay Cellat, yalvarırım!” demişti…
1976 doğumlu Maïwenn 2023 Cannes film festivalini açan film “Jeanne du Barry”de onu canlandırdı…
Harika bir oyuncu 15. Louis rolüyle geri döndü…
Yönetmen Roman Polanski’nin Jack Nicholson’ın evinde çocuk yaşta bir kızla ilişkiye girmesinden dolayı ABD’nden kaçmak zorunda kalması kariyerine büyük zarar vermişti…Woody Allen’ın üvey kızıyla evlenmesi medyada linç edilmesine yol açtı…Johnny Depp’in çevresindeki kadınlarla ilişkileri bu kadınların ilişkiden para kazanmak ve küresel ün kazanmak için yollar aramasıyla oyuncunun kariyerini zedeledi…Hatta kariyer faciasına dönüştü…Walt Disney ve Warner Bros gibi dev tekeller oyuncu Johnny Depp’i aforoz etti ve ona ambargo uyguluyor…Bu nedenle “Karayip Korsanları” serisinin yeni bölümü çekilemedi…Depp 2020’de İngiltere’deki taciz iddialarını içeren bir iftira davasını kaybetti. Eski eşi Amber Heard’le boşanma davası Johnny Depp aleyhinde bir kamuoyu lincine dönüştü…
Oyuncular Ansel Elgort ve Armie Hammer’ın ilişki kurduğu kadınlar da bu ünlülere çeşitli suçlamalar yönelttiler; iddialar, açıklanan cinsel içerikler bu iki sanatçının kariyerlerine epey ve fazlasıyla zarar verdi…Hatta Elgort bundan sonra iş bulamayabilir…Çünkü Spielberg “West Side Story”nin tanıtım, reklam kampanyasına Elgort hakkındaki ifşaların çok zarar verdiğine karar verdi…
Catherine Deneuve onu (Johnny Depp) “fascinating chameleon” (büyüleyici bukalemun) olarak tanımladı…
“Fantastic Beasts: The Crimes of Grindelwald”deki rolünü hakkında açılan davalardan ve medyada hakkında çıkan olumsuz yorumlardan dolayı kaybeden Johnny Depp bu rolünü Mads Mikkelsen’e kaptırmasına rağmen sözleşmesinde bu filmde rol almasa ya da film çekilmezse ya da tamamlanmasa bile 16 milyon dolarlık ücretini alır yazdığından parasını aldı…
Depp para bulabilirse İtalyan sanatçı Amedeo Modigliani’nin biyografisini yönetmen koltuğunda beyazperdeye aktaracak…Finansman sağlanabilirse film Macaristan Budapeşte’de sonbahar 2023’te çekilecek…
Depp 22 milyon dolar harcanan en yeni filminde Fransa Kralı 15. Louis rolünde…
Yönetmen Maiwenn ve Depp arasındaki gerginlikler, sürekli, kronik kavgalar, yorum farkları, anlaşmazlıklar nedeniyle “Jeanne du Barry”nin çekimleri kaotik bir ortamda yapıldı.Depp Maiween ile çatışmalarından şöyle söz etti “önerilerimden bazılarının filme alınmasıyla ilgili […] bazı gerilimler olmuş olabilir. Ama her seferinde, önerilerim çöp kutusuna atılsa bile en az bir çekim yapması konusunda ısrar ettim. Tüm önerilerimin iyi olduğunu söylemiyorum […] ama en azından birçok alternatifi vardı.”
Depp XV. Louis rolüne iki biyografi kitabını okuyarak hazırlandığını ve Fransızca oynayabilmek için bir koçla çalıştı…Depp, “Biraz Fransızca konuşuyorum ama 18. yüzyılda insanların konuştuğu Fransızca’ya yaklaşmak için bir koçla çalıştım” dedi.
Dior’un 2015’ten bu yana Sauvage kokusunun küresel reklam kampanyasının elçisi olarak Depp’le çalışıyor…Dior, Depp’le sözleşmesini 20 milyon dolara yeniledi…
Not: Hollywood’un kutsal kitabı Variety’deki haberlerden de yararlandım…
Fransa Kralı’nın genç sevgililerinden birinin serüvenlerini, Pierre Choderlos de Laclos’un (1741-1803) ünlü romanı “Les Liaisons dangereuses-Tehlikeli İlişkiler”vari (1782) bir şekilde beyazperdeye taşıyan “Jeanne du Barry” de Suudi Arabistan sermayesi de var…
Film 22,4 milyon dolara maloldu…Suudi sermayesi 2019’dan bugüne 170+ filme katkıda bulundu…
Mısırlı dolar milyarderi Mohamed Al-Fayed (1929) Prenses Diana Spencer’ın sevgilisi olan oğlu Emad El-Din Mohamed Abdel Mena’em Fayed (1955-1997) aracılığıyla dört Oscar ödülü kazanan “Chariots of Fire”, “Hook” (Peter Pan uyarlaması; yönetmen: Steven Spielberg), “The Scarlett Letter” (yönetmen: Roland Joffe) gibi filmleri finanse etmişti…