Karayip Korsanları : Salazar’ın İntikamı
Karayip Korsanları serisinin 5. filmi olan Karayip Korsanları: Salazar’ın İntikamı yılın en çok beklenen macera filmlerinden biriydi. Filmin ismi ile başlamak gerekirse Türkçe’ye ”Salazar’ın İntikamı” yan adı ile filmin ismi fazla ticari kaygının kurbanı olmuş. Orijinal’den çevirdiğimizde, Javier Bardem’in harika giriş sahnesinde hayat verdiği karakter Captan Salazar’ın repliği olan cümle ”Ölü Adamlar Masal Anlatamaz” seyirci filme girdiğinde sahnenin nüansını verebilecek daha doğru bir tercih olurdu.
Kaptan Salazar, geçmişte ailesini korsanlar tarafından öldürülmüş ve bu nedenle korsanları denizlerden temizlemeye yeminli İspanyol bir kaptan. Tüm korsanlara karşı açtığı savaşta tam zaferi elde edecekken o zamanlar genç bir denizci olan Jack Sparrow’un kendisine kurduğu tuzak ile Şeytan Üçgeni adında bir kayalığa giren gemisiyle tüm mürettebatı ile birlikte lanetleniyor. Denizlerdeki tüm laneti yok edeceği bilinen Yunan tanrısı Poseidon’un ünlü üç uçlu mızrağı üzerindeki laneti kaldırmak için ararken aynı zamanda Jack Sparrow’u öldürerek ondan intikam almak istiyor. Jack Sparrow her zamanki gibi nerede akşam orada sabah, plansız ve bilinçsiz tesadüflerle ve mizahla dolu rutininde bu mızrağı arayan ve cadılıkla suçlanan genç bir kadınla karşılaşıyor. Böylece tüm karakterler farklı amaçlarla da olsa aynı efsanenin peşine düşüyor ve macera başlıyor.
Filmin yönetmen koltuğundaki tercihlerde yapımcı firma Disney, oldukça cesur kararlar vermiş diyebiliriz. Filmografileri olduça cılız olan (2’si kısa film 2’si tv dizisi toplam 9 proje ) ve hemen her projesini birlikte çeken iki Norveçli yönetmen olan Joachim Rønning ve Espen Sandberg, serinin ilk üç filminin yönetmeni olan Gore Verbinski ve dördüncü filmin yönetmeni Rob Marshall’dan sonra cesurca bir yaklaşım. Norveç’li yönetmenlerin filmografilerinde Hollywood yapımı olan tek film Penalope Cruz ve SalmaHayek’inbaşrollerini paylaştığı ”Bandidas” filmi. Karayip Korsanları serisinin yapımcısı Jerry Bruckheimer’ın bu tercihi yapmasında, iki yönetmenin yine deniz, gemi, ada, köpekbalığı görselleri olan Norveç yapımı filmleri ”Kon-Tiki”yi başarılı bulmasına ve filmin Karayip Korsanları temasına yakın bir film olmasına bağlıyorum.
Yönetmenleri tanıtarak bir başlangıç yapmamın nedeni, Norveç’li yönetmenlerin oldukça başarılı ve önceki filmlerin yapısına sadık bir devam filmi çıkarmış olmaları. Disney tercihinde yanılmamış ve iyi ki bu denli cesurca bir yeniliğe gitmiş diyebilirim. Hatta ikilinin serinin olası altıncı filmini de yönetebileceği söylentiler arasında, zira beşinci film, bir Karayip Korsanları filminde arayacağımız her şeyi kusursuzca sunuyor ve 2 saat 35 dakika gibi uzun bir süreye rağmen seyirciyi sıkmıyor.
Film, açılış sahnesinden finale kadar serinin alışılageldik mizah anlayışını koruyor hatta tüm salona kahkaha attıran bir iki sahnesi var diyebilirim. Aksiyon sahnelerinde önceki filmlerde olduğu gibi bir armoni ve timing söz konusu. Anlaşılan iki yönetmen serinin önceki filmlerinin matematiğine tamamen sadık ilerlemiş.
Senaryo kısmında ise sansasyonel bir durum var. İlk filmden beri serinin senaryolarını kaleme alan senarist Terry Rossio aslında bu filmde, baş kötü karakter olarak bir kadın karakter yaratmış. Daha sonra Johnny Deep’in senaryoya müdahalesi ile senaryo başka bir senarist ile tekrar yazılmış ve ortaya Javier Bardem’li, Captain Salazar’lı bir film ortaya çıkmış ki gayet keyifli bir karakter olmuş Salazar.
Captain Salazar demişken oyunculuklara da değinelim. Javier Bardem’in oyunculuğunu beğenmekle birlikte özellikle Hollywood yapımlarında baş kötü karaktere oldukça yakıştırıyorum İspanyol oyuncuyu. ”Skyfall, No Country For Old Men, The Counselor” filmlerindeki performansları gibi yine harika bir ”Antagonist”, baş kötücül karaktere hayat vermiş. Captain Salazar yine serinin her filminde olduğu gibi, geçmişten gelerek Jack Sparrow’dan intikam almaya çalışan acımasız ve belalı bir Kaptan. Karaktere getirebileceğim tek eleştiri açılış sahnesinde Salazar daha şeytani ve tekinsiz gösterilirken ilerleyen sahnelerde karanlık ve şeytani tavır giderek azalıyor. Bu da filmin açılış sahnesi ile sonlara doğru bir sahneyi yan yana düşündüğünüzde karakter tasarımında ufak bir dengesizlik yaratıyor. Belki de açılışta çok daha abartılı bir girişle karakteri seyirciye sunmasıyla alakalı olabilir.
Javier Bardem dışında yine Geoffrey Rush’ı Captain Barbarossa ve yalnızca final sahnesi de olsa Orlando Bloom ve Keira Knightley’i tekrar görmek filmi serinin diğer filmlerine iyi bağlıyor ve bütünlük hissi veriyor. Hikayenin bir kısmını üstlenen genç oyuncular, son yıllarda Disney’in ”Star Wars” evreninde de tercih ettiği gibi ana karakterlerin çocuklarını canlandırıyorlar. Yine başarılı seçimler olduğunu belirtmek mümkün.
Kaptan Jack Sparrow şüphesiz filmi omuzlarında taşıyan hatta serinin beşinci filme kadar uzamasını sağlayan sinema tarihinde şimdiden kültleşmiş bir karakter. Johhny Deep’in harika performansı ile hayat bulan karakteri görmeye devam edeceğiz çünkü Jack Sparrow finalde ufka yelken açıyor ve yeni maceralarda görüşmek üzere diyerek açık uçlu bir final yapıyor film. Tüm dünyada da karakterin ve dolayısıyla serinin bu kadar sevildiğini düşünürsek, bir kaç film daha göreceğimiz ortada. Jack Sparrow’un gençliğini gördüğümüz flashback sahnesi, Javier Bardem’in anlatımı ile filmin en güçlü sahnelerinden biri olmuş. Özellikle Genç Sparrow’u canlandıran Anthony De La Torre, makyaj ile Johnny Deep’e o kadar benzetilmiş ki, acaba o mu diye ikileme düşebiliyorsunuz. Ayrıca sahnede Kaptan Salazar’ın tuzağa düşürülmesi ve genç denizci Jack Sparrow’un Salazar’ı yenerek tüm korsanları kurtarması ile birlikte Sparrow’un bu olaydan sonra kaptan unvanını aldığını öğreniyoruz. Bu sahne uzun yıllardır izlediğimiz bir karakterin hikayesine daha ayrıntılı tanık olmamızı sağlıyor. Hatta Jack Sparrow dendiğinde aklımızda canlanan Johnny Deep’in yüzündeki tüm aksesuarların ( şapka, saç sakal takıları, kolye ve tokalar ) korsanların ona verdiği kaptanlık haracı olduğunu öğrendiğimiz sahne gerçekten iyi tasarlanmış.
Karayip Korsanları beşinci filmiyle, kalite ve aksiyon kaybı yaşamadan seriye iyi bir macera daha kazandırıyor. Seriyi izlemediyseniz ilk filmden izleyerek başlamanızı, izlediyseniz kaçırmadan sinemada bu harika devam filmini izlemenizi tavsiye ederim.
İyi seyirler.