Dıamond Elite Platinum Plus
Cem Yılmaz’ın Modern Meddahlık Gösterisi…
Cem Yılmaz bahsi açılınca genelde iki temel yargının baskın olduğunu görüyoruz. Show ya da aynı anlama gelmek üzere stand-up yeteneğinin yahut modern meddahlık yanının güçlü olduğu ancak genel olarak sinemasının zayıflığından bahsedilmekte. Daha çok 1998 yapımı “Her Şey Çok Güzel Olacak” veya 2006 yapımı “Hokkabaz” gibi genel türlere uygun filmlerinin başarılı olduğu ancak devam filmleri olan “G.O.R.A“, “A.R.O.G” gibi yapımlarının aynı başarı çıtasını gösteremediği belirtilmekte. Fakat bu söylenenler her şeye karşın Cem Yılmaz‘ın doksanlar ve devamı yılların en önemli popüler kültür figürlerinden olduğu gerçeğini değiştirmemekte. Seveni kadar sevmeyenleri de kendisinin hemen tüm yapımlarını merakla beklemekteler. Geçenlerde sanatçı, kendi sosyal hesabından kısa bir afiş paylaşımı yaparak, üstelik de bu filmin 2023 senesinde gösterime gireceğini belirtmesi bile heyecan sebebi oldu.
“Galata Canavarı” ismini taşıması beklenen filmin afişinde “İstanbul’u Allak Bullak Eden Sanatkâr Cinâyetlerinin Hikâyesi” cümlesi geçmekte. Kimilerince filmin Yılmaz’ın 2009 tarihli “Yahşi Batı” yapımının seri devamı olacağı söylentiler arasında. Aslında bu film öncesinde Cem Yılmaz‘ın Netflix’de gösterime girecek olan ve “G.O.R.A” ve “Arif V 2016” filmlerinde yer alan Erşan Kuneri karakterinin 1970 ve 80’lerde yaşadıklarını mizahi bir dille ele alınacağı “Erşan Kuneri” dizisi sevenleri tarafından beklenedursun, Netflix kanalında tam da yılbaşı gecesi bir sürpriz yaşandı ve Cem Yılmaz‘ın beğenilen “Diamond Elite Platinum Plus” gösterisi yayınlandı…
Her Şey Ziyadesiyle Var: Mizah, Küfür, Hikâyeler…
1 saat 34 dakika süren gösteri aslında bir nevi modern meddahlığın bir devamı niteliğinde. Pandemi öncesinde İzmir Kültürpark’ta bulunan Açıkhava Tiyatrosu’nda izleme olanağını bulduğum gösteri, özellikle bilet fiyatlarının yüksek olması nedeni ile birçok kişi tarafından izlenme imkânı bulamamaktaydı. Bu bakımdan birçok evde abonesi bulunan Netflix gibi artık kitleselleşen bir mecrada oyunun kendisine yer bulması, geniş kitleler tarafından izlenmesi bakımından faydalı oldu.
Peki ne var bu oyunda? Aslında bildik Cem Yılmaz skeçlerinin toplamı bu gösteride de devam etse de, elindeki bastonu ile bu Cem Yılmaz daha bir görmüş geçirmiş bilge havalarında. Tabi yine küfür bolca var aralarda. Herkesin temel sorusu şu: Güldürüyor mu abi? Evet, bence yer yer kahkaha attıracak kadar güldürüyor. İlk baştaki metrobüs esprisinden, önceki nesil-yeni nesil karşılaştırması ile başlangıcını yapan oyun, aralarda sürekli serpiştirilen Ata Demirer taşlamaları ile devam ediyor. Cem Yılmaz, Ege ağzıyla yeni bir Ege filmi yapan, klarnet veya gırnata çalan Ata Demirer olmadığını sürekli aralarda vurguluyor. Ne ilginçtir ki, ben gösteriyi izledikten sonra, Fox TV’de de “Ata Demirer Gazinosu” yayınlanmaktaydı. Hemen arada belirteyim Ata Demirer gibi bir ünlüden bahsetmişken başka ünlülere çatmalar da var.
Çoğu kez iyi taklidini yaptığı Tarkan’dan, Acun’a, Nusret’ten, Haluk Bilginer’e, Miami’deki gösterisine gelen Rahmi Koç’tan, Cem Vakko’ya, Erol Evgin’den, Murat Boz’a kadar yer yer bu ünlülerin ses ve görüntü taklitlerini de yaparak başarılı bir performans sergiliyor. Bunun dışında oyunda özellikle dini kavramlar da bazen kendine yer buluyor. Çeşme’de taş ev alanların buranın altının eskiden şapel olması ile övünmelerini sanki Vatikan’dan gelmişler gibi değerlendirmesi ya da Acun‘un diğer dünya’da bile ikna gücünü kullanabileceğine dair kısımlar oyunun yenilikleriydi.
Peki politika? Oyun politik bir mizah tuturmuyor kuşkusuz. Cem Yılmaz‘ın böyle bir kaygısı da yok. Zaten bu yönü de oyunlarına yönelik temel eleştirilerden birisi. Nevşehir’deki oyununun iptal edilmesine ilişkin kısa bir değini, anı yaşamak kısmında CHP İstanbul Kadın Kolları fönü yakıştırması yapması ya da muhafazakar bazı gazetelerin kendisinin görüntüsüne dair yayın politikalarına değindiği küçük kısımlar ile yetinmekte. Beni en çok güldüren kısım Milli Piyango bileti alanların ödül alırlarsa bunu fakirlerle paylaşacaklarına dair görüşlerinin riyâkarlığına dair bölüm oldu. Bunu “yukarıyı bağlama” olarak ele aldığı bu bölümler, ses kullanımıyla birlikte oldukça komikti. Bunun yanı sıra Acun‘un ikna kabiliyeti ile kendisini Ali Koç‘un yardım kampanyasına çıkarttığı kısımlardan, Adana Film Festivali tuvaletinde yaşadığı fotoğraf çekimine dair espri parçaları da gerçekten kahkaha attıracak nitelikte.
Oyunda aslında Cem Yılmaz‘ın kendisine dönük bazı eleştirilere yanıt verdiğini, kimisinde ise kendisini sarakaya aldığını da görüyoruz. Oyunlarının homofobi içerikli olduğuna dair eleştirilere yanıtlarının muarızlarını ikna edecek türden olup olmadığını bilemiyorum. Fakat filmlerine dair hep aynı ekiple çalıştığı eleştirilerine de; kendisinin aktör olması nedeniyle arkadaş ortamının da bunlardan oluştuğunu, Russel Crow ve Şener Şen ile oynayan tek oyuncunun kendisi olduğunu söyleyerek ustaca savuşturduğunu görüyoruz. Gösteri, Nasreddin Hoca ile bitiyor…
Ben kendi adıma oyunu genel olarak başarılı bulanlardanım. Öncelikle oyun teksti kuşkusuz önceden hazırlanmış ise de Netflix’te yayınlanan bölüm haziran ayında TİM Show Center’de çekilmiş ve oyunda gördüğümüz gibi Cem Yılmaz o an seyirci ile spontan olarak espriler yapabilmekte. Ve peş peşe sıralanan konu anlatımları ustaca birbirine bağlanarak ve de uzamadan direkt kısa bir süre sonra kahkahaya evrilebilmekte. Bunu üstelik de yardımcı bir eleman olmadan tek başına ve hiç müzik kullanmadan yapmak hiç kolay değil. Ülkemizde bunu bu ölçekte yapabilecek başka bir oyuncuyu bulmak sanırım şu an için pek de mümkün değil. İşte Cem Yılmaz‘ı halen önemli bir komedyen olarak tanımlamada Yılmaz‘ın pratik zekâsının, farklı karakterleri bir arada gösterebilmesinin payı çok yüksek. Zaten bu yönüyle de Kel Hasan‘ın kavuğunun son sahibinin kim olması gerektiği tartışmaları hiç bitmiyor.
İzmir Mizah Festivali kapsamında izlediğim değerli oyuncu Mehmet Esen yaptığını haklı olarak “modern meddahlık” olarak görmekte. Cem Yılmaz‘ın da insan hallerini, bize araya çok perde koymadan yansıtması da, stand-up ve meddahlık teknik ayırımlarına çok girmeden belirtirsek bu tanımın içine rahatlıkla sokulabilir. Zaten Yılmaz‘ın bu yönü Müjdat Gezen gibi usta bir komedyen tarafından da sıklıkla dillendiriliyor…
Yılın son günü Netflix’de yayınlanan “Diamond Elite Platinum Plus” oyunu, daha önce gösteriyi izleme imkânı bulamayanlar için iyi bir tercih ve olanak… Madem komediden bahsettik bu vesileyle yeni yıla gülerek girelim ve gülümsemelerimizin hiç bitmemesini dileyelim… Tüm “ortakoltuk” okuyucularına mutlu ve sağlıklı yıllar dilerim…
Yönetmen : Murat Dündar
Senaryo / Kurgu : Cem Yılmaz
Oynayanlar : Cem Yılmaz
Türkiye / Komedi / 94 Dk.
https://youtu.be/iJAOtXfNFL4