Servet Operasyonu / Operation Fortune: Ruse de guerre
Guy Ritchie, büyük bir kısmı Türkiye’de çekilen radikal sinema olma iddiasından uzak olan eski moda yeni filmi ile karşımızda. Ritchie’nin bu yeni casus-gerilim filmi, bilinen klişelere boğdurulmasına rağmen bolca aksiyon ve mizahla süslenmiş. Yapmak istediği filmin tamamen farkında olan Ritchie, ister kamera hareketi ister tatlı İngiliz tarzı olsun, onun lehine tasarlanmış her bir öğeyle ilk sekanstan itibaren iz bırakıyor. Oldukça basit ve net bir hikayeyi herkesin anlayabileceği bir şekilde anlatıyor. Senaryo hasara uğramış, anlatılan hikaye de oldukça ağır gerçekler anlatılıyor olsa bile, zekice, soğukkanlı, iflah olmaz derecede eğlenceli ve havalı bir etki verilmiş filme.
Guy Ritchie, radikal sinema olma iddiasından uzak olan eski moda yeni filmi ile karşımızda. Yönetmenimiz bu türü, beklenen başarıya ulaşamasa da mizah ve aksiyonu bol olan ”Kod Adı: U.N.C.L.E.” ile daha önce denemişti. Ritchie, bugün makul bütçeleri, dürüst gelirleri ile var olmaya çalışan nesli tükenmek üzere olan bir sinemayı ve hepsinden önemlisi orijinal hikayeleri olan bu türün sinemasını temsil ediyor. Ritchie’nin bu yeni casus, gerilim filminde de bilinen klişelere boğulmasına rağmen bolca aksiyon ve mizah var.
Filmin % 70’nin Türkiye’de çekildiğini de belirtmeden geçmeyelim. Kamera arkası çalışanlarının, teknik ekibin ve oyuncuların yarısı Türk. Anlamadığım şey ise Antalya ilimizin görsel güzelliğinin yeteri kadar neden gösterilmediği? Evleri, sokakları, insanları ile Türkiye’nin hala ortaçağ ülkesi olarak gösterilmesi manidar. Bir sahnede konaklanılan otelde Türk büyüklerininin büstlerinin olduğu bir sahne var. Zengin adam, kadın kahramana ”-Tuvaletin terini bulabilir misin ?” diye soruyor. Kadınının cevabı ilginç ”-Mimar Sinan’ı geçinçe Timur’un karşısında”. Tuvaletin Timur heykelinin karşısında olması bizim ayıbımız mı? Yoksa, bunu alay konusu yapan yabancıların mı? Tuvalet bekçisi Timur! Yazması bile utandırıyor beni, sizce ?
Filmde İngiliz hükümeti, bir suç gurubu tarafından çalınan yeni bir kayıp eşyayı bulup, çalınan, çalanın, eşyayı satın alacak olanın kim olduğunu öğrenmek ve ticarileşmeyi engellemek için özel bir M16 ajanı Orson Fortune (Jason Statham) isimli ajanını görevlendiriyor. İşinde uzman olan Orson, CIA teknoloji uzmanı Sarah Fidel (Aubrey Plaza) ile birlikte çalışmak zorunda kalıyor. Ajanımız oluşturduğu diğer ekip elemanlarıyla, yüklenici tarafından işe alınıyor ve bu ekibe başlangıçta güvenmedikleri yeni meslektaşları ekleniyor. Ekip, hedefledikleri silah tüccarının yakınına sızmak için bir Hollywood yıldızını kendileri ile işbirliği yapmaya ikna ediyor…
Yapmak istediği filmin tamamen farkında olan Ritchie, ister kamera hareketi ister tatlı İngiliz tarzı olsun, onun lehine tasarlanmış her bir öğeyle ilk sekanstan itibaren iz bırakıyor. Oldukça basit ve net bir hikayeyi herkesin anlayabileceği bir şekilde anlatıyor. Senaryo hasara uğramış, hikayede oldukça ağır gerçekler anlatılıyor olsa bile, zekice, soğukkanlı, iflah olmaz derecede eğlenceli ve havalı bir etki verilmiş filme.
Filmde hikayeye yaratıcı katkıda bulunan oyuncuların, fırtınalı ama kişisel olmayan aksiyon sahneleri zincirine katılma baskısı olmadan hikayenin özerkliğini bozmadan kendi sahnelerinde doğaçlama yapılmasına izin verilmiş. Zaten, filmin ruhunu ve en iyi hazırlanmış kısmını ele aldığımızda, ikinci sınıf aksiyon filmleri geçmişine sahip oyuncuların, becerilerini geçmişe ve stile sadık kalan benzersiz bir yönetmenin idaresinde kullanmalarına olanak tanıyan karakterler olduğu hepinizin malumudur.
Yönetmen Ritchie‘nin, kendisine oldukça katı sınırlar koymasına rağmen tekniğini geliştirme niyetinde olmadığı aşikar. Kamera ve kurgu açısından doğası gereği etkileyici bir oyun tekniğine sahip. Sonuç olarak; Ritchie‘nin prosedürel sahnelerde bile çekiciliğinin olduğu tartışılmaz bir gerçek. Seyircisine her şeyden önce onu memnun edecek zekice buluşlar ve görsellik sunması onun başarısı.
Film için seçilen karakterlerin içinde bulunduğumuz döneme uygun seçilmesi önemli. Jason Statham, kaslı yapısı, karmaşık durumlarda bile kesinlikle ciddi kalması, işinin en iyisi olduğunu bilmesi, kimseye güvenmemesi ve başarılı olmak için ne yapması gerektiği konusunda çok net olan, kültürel bir geçmişe ihtiyaç duymadan giyim ve alışkanlıklarında sofistike stili desteklemesi ve alaycı kahramana hayat vermek için gerekli karizmaya sahip olması açısından anlatılan hikaye için uygun bir isim olmuş. Aubrey Plaza, ahlaksız repliklerini bayağılıktan çok çekicilikle öne çıkarırken, etrafındaki erkekleri manipüle etmek için kadınlığını kullanarak kariyerine “Kötü Emily” den daha önemli bir katkı sağlamış.
Hugh Grant, hayat verdiği Greg Simmonds karakteri ile dışarıdan bakıldığında gözü kapalı oynanabilecek bir rol gibi gözükse de bize kötülüğün modern yüzünü başarılı bir şekilde sunuyor. Anlatılan hikayede, kendi uydurduğu hikâyenin ardında yasadışı uygulamalarını felsefi temelleri olan kendine has yeteneklere dönüştüren gösterişli bir dolandırıcı onu soyuyor, bazen onunla dalga geçiyor ama asla onunla alay etmiyor.
Bazı karakterler farklı hikayelerden geliyor gibi görünüyorsa da, hepsi birbirine çok iyi uyum sağlamış. Bu nedenle bir bütün olarak etkileşimleri görmek için bu filmi izlemek gerekiyor. Siz buna ister gizli servis komedisi deyin isterseniz bir eşyayı çalmak için zekice kurgulanmış bir film. Anlatılan hikaye de komedi keyfi her zaman ön planda tutulmuş. En önemlisi, film akılda kalıcı bir hikaye sahip olmadığı için tekrar tekrar aynı şevk ve iştahla izlenebilir. Ancak; ne yapmak istediğini bilen ve en önemlisi bunu başarmak için herşeyini ortaya koyduğundan emin olan yönetmen Richie için ideal bir yapım olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim.
Filmde kısa rolleri ile Türk oyuncular Tim Seyfi, Kaan Urgancıoğlu (Casa), Doğan Barış Yaşar (Guard), Ozan Ayhan (Sergi), Aksel Üstün (Yatom), Ergün Kuyucu (Qasim), Sinan Yıldız (Yacht Waiter)’ı görebilirsiniz. Tim Seyfi, Ukraynalı silah tüccarı kötü adam rolünde oldukça başarılı. Diğer oyuncular kısa rollerde boy gösteriyor.
Yönetmen : Guy Ritche
Senaryo : Ivan Atkinson, Marn Davies, Guy Ritchie
Görüntü Yönetmeni : Alan Stewart
Kurgu : James Herbert
Müzik : Christopher Benstead
Oyuncular : Jason Statham, Josh Herbert, Aubrey Plaza, Cary Elwes, Bugzy Malone, Hugh Grant, Kaan Urgancıoğlu, Eugenia Kuzmina, Max Beesley, Can Çetin
ABD / Aksiyon-Komedi-Gerilim / 114 Dk.