Kadınlara Mahsus

Kadın konusunu işlemek, klişe sorunları, üçüncü sayfa hikayelerini toparlayıp iyi niyetle çözmeye çalışmakla iyi film yapılamıyor ne yazık ki. On dakika sonra herkes telefonuyla oynamaya başladıysa o film olmamıştır!

OrtaKoltuk Puanı:

 

Bu bir film adı; aslında filmin galasına tüm iyi niyetimle gittim. Lütfü Kırdar’da, büyük salonda, tabii ki büyük bir davetli topluluğuyla ve büyük bir organizasyonla yapılan galaya katılım da çok. Koca salon doldu, sadece oyuncular değil, davetliler de özenmiş, herkes kendi ölçülerine göre şık giyinmiş. Filmin adına takıldığım için oradan başlamalı. “Kadınlara Mahsus” iyi bir isim değil. Mahsus ne demek zaten? Camide namaz kılınacak yer olsa, bayan yazıyorlar! Filmi sadece kadınlar mı izleyecek? Olumlu bakma nedenim ise oyuncular. Hemen hepsi tanınmış başarılı kadınlar : Melisa Aslı Pamuk, Elifcan Ongurlar, Ceyda Düvenci, Merve Çağıran, Aslı Tandoğan, Başak Parlak, Müjde Uzman, Şebnem Sönmez. Yurdaer Okur, Ertan Saban, Halil İbrahim Yılmaz, Nami Esatgil ise erkek oyuncular. Bir de yönetmeni Serdar Akar, filmlerini sevdiğim bir sanatçı.

Kadın kadının yuvasını yıkar mı, yapar mı?

Filmin mottosu : “Kadın kadının kurdu değil, yurdudur.”  Galada, filmin yıldızları sahneye çıkıp duygularını paylaştı. Elbette feminist nutuklar atmalarını beklemiyordum ama kadına şiddet konusunda biraz daha heyecan olabilirdi. İlk konuşandan sonra ötekiler “Bana söyleyecek bir şey kalmadı” diye geçiştirdiler söz haklarını. Türkiye’de kadın konusunu işlemişsiniz, nasıl bir şey kalmaz, bıraksanız bir saat konuşurum! Tamam onlar oyuncu, rollerini oynamışlar bitmiş mi? Oysa erkek oyuncular bile “kötü adam” rollerini oynamaktan rahatsız. Her şey düzelse de biz de iyi erkek rolünü oynasak derdinde ve çok sempatiktiler!

Kadınların rolleri

Gala kısmını geçelim. Film başladı. Ceyda Düvenci, meslektaşıyla evli ve onu ezen bir avukat rolünde. Katı kuralları eşini de bunaltıyor. Kızılcık Şerbeti’nin cüretkar ve asi kadını, Alev’i, Müjde Uzman, içine kapanmış, bunalımda yalnız bir kadın. Elifcan Ongurlar, evli bir erkekle yaşayan ve “suçlu” kadın ama en çok sıkıntı çeken, şiddete uğrayan da o. Melisa Aslı Pamuk ve Şebnem Sönmez, babaanne ve torunu, Şile’de, doğa içinde “Kadınlara Mahsus” bir tatil kampı kurmuşlar. Merve Çağıran, kıskanç kocanın öğretmen eşi.  Başak Parlak, özgüvenli bir kadın ama kendini bu kadınların arasında buluyor, niye olduğunu hatırlayamadım! Aslı Tandoğan, varlıklı zengin bir kadın ama aldatılan eş.

Bu sekiz kadın, farklı gerekçelerle, internetten buldukları “Kadınlara Mahsus” tatil köyünde buluşuyor, aslında hepsi bir şeylerden kaçıyor ve iyileşmek istiyor. Zaten aile evini ve bahçesini bir tatil köyüne dönüştürme fikri de Melisa’ya kurumsal bir işte çalışmaktan çok bunaldığı için gelmiş. Yani o da kaçmış! “Kadın kadının kurdu değil, yurdudur” mottosu ise babaanneden. Kadınların birbirleriyle dayanışarak, birbirlerine dayanıp yardımlaşarak iyileşebileceğini düşünüyor ve onları aynı bir büyük anne gibi sarıp sarmalıyor.

Erkekler yan rolde

Film bu 8 kadın arasında geçiyor. Biri iyi, biri çok, biri az kötü üç de eş var erkek olarak. Bunların da öyle katkıları oluyor hikayeye. Spoiler vermemek için öyküyü daha fazla anlatmayacağım. Benim sıkıntım senaryo. O da bir kadının imzasını taşıyor : Nergis Otluoğlu Akoğlu. Aslında onun niyeti de iyi, ama bu kadar iyi niyet, iyi iş çıkarmaya yetmiyor. Nergis Otluoğlu, hayatlarını değiştirmeye karar vermiş ve yeni bir hayata başlamak için bir araya gelmiş 7 kadının hikayesini anlatırken o kadar çok klişeden yararlanmış ki! Aldatmak, aldatılmak, zengin kadın, yoksul kadın, ailesi tarafından ezilen kız çocuk, kız kardeş, şiddete razı olmak, kıskançlık. Bunlar gazetelerin üçüncü sayfa haberlerinden televizyonlarda gündüz kuşaklarındaki programlarda çiğnenmekten sakız olmuş konular. Hepsini toparlamaktan çok biraz özgün fikir bekleme hakkımız yok mu?

Film akmıyor

İkinci sıkıntım ise yönetim. Yönetmen Serdar Akar, elindeki senaryo ve zengin oyuncu kadrosuna bir hız katamamış. Film başladıktan on dakika sonra sıkılmaya başladım. Film akmıyor. Gündüz kuşağı dizileri daha hareketli, daha heyecanlı. Avukat hanımın resmi kıyafetlerini çiçekli elbiseyle değiştirmekle hareket sağlanmıyor. Heyecan yok, hareket yok, komedi yok. Bitse de gitsek diye saatime bakmaktan bir hal oluyorum. Herkesin telefonunu kurcaladığını da not etmekten kaçamayacağım. Mesaj yazan, sosyal medyasına bakan… Uyarmak zorunda bile kalıyorum, ışık gözümü alıyor. Demek sıkılan sadece ben değilim. Dizileri bile soluksuz izleyen bir seyircisi var oysa Türkiye’nin. Bu kadar çok emek ve para harcanmış bir filmden daha iyisini beklemek hakkımız değil mi? Kadın konusunu işledik, sıkıcı oldu diye eleştiriyorsunuz demeyin. Galada Gamze Cizreli’ye rastladım, kadın dediler geldik diye heyecan içindeydi. Ben de öyleydim.

Aslında olabilir

Geçenlerde bu mecrada bir Kore filmini yazdım. Üç kişinin başrolünde olduğu, sapsade, hatta durgun bir duygu, aşk filmi. Ama nasıl güzel anlatılmış, nasıl güzel akıyor, duyguyu nasıl güzel geçiriyor. Tabii oyuncular tanınmıyor, gişede romantik filmlerin şansı yok, ne yazık ki çok seyredilmedi. Bu filmin onun yarısı kadar etkilemesini isterdim o kadar emeğe. Ama olmayınca olmuyor. Bu filmin gişesi de parlak olmaz maalesef.

Keşke, keşke…

Yönetmen Serdar Akar’ın çok güzel işleri var. “Dar Alanda Kısa Paslaşmalar”ı çok beğenmiştim. “Behzat Ç bir Ankara polisiyesi”ni soluksuz izlemiştim. Keşke bu kadın filminde de ayakta alkışlayabilseydim! Sessizce dışarı attım kendimi, temiz havada soluklandım. Ne yazacağım diye düşündüm. Ne gördüysem, ne hissettiysem onu yazarım dedim. Bunun için 9 köyden kovulmadık mı!

Yönetmen : Serdar Akar

Senaryo : Nergis Otluoğlu Akoğlu

Görüntü Yönetmeni : Muko Tırmık

Müzik : Cihan Güçlü

Oyuncular : Melisa Aslı Pamuk, Şebnem Sönmez, Başak Parlak, Ceyda Düvenci, Aslı Tandoğan, Elifcan Ongurlar, Müjde Uzman, Merve Çağıran, Nami Esatgil, Yurdaer Okur, Halil İbrahim Yılmaz

Türkiye / Dram-Romantik / 105 Dk.

CEVAPLA

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz