Mickey 17
HINZIR POLİTİK HİCİV
Bong Joon Ho “MİCKEY 17”de bilimkurguyla kara komediyi birleştiriyor.
“Garanti Belgeli” eğlendirici bu filmin kahramanı, tehlikeli görevler için seçilen, klonlanabilen “harcanabilir” bir karakter. “Parazit” başyapıtının yaratıcısı Bong Joon Ho, tansiyonu hiç düşmeyen, baştan sona keyifli vakit geçirten filmiyle günümüzün en yetenekli yönetmenlerinden biri olduğunu kanıtlıyor.
G. Koreli Bong Joon Ho’nun yarışma dışı olarak gösterildiği son Berlin Film Festivali’nde dünya prömiyerini yapan, bizde de sıcağı sıcağına vizyona giren “Mickey 17”, uzay bilimkurgu, kara komedi, uzaylı istilası ve macera türlerinde fantastik bir film. Uzay görevinde tehlikeli görevler için seçilen, bedeni ölürse yenilenebilen, hafızası büyük ölçüde bozulmamış bir mürettebat üyesi olan Mickey 17 (Robert Pattinson) “harcanabilir” bir kişilik. Bong Joon Ho korku ve bilimkurgu hakkındaki filmini “hayatının projesi” olarak nitelendirerek, bu hikayeyi 2001’den beri düşündüğünü söyledi.
Karanlık bir bilimkurgu filmi gibi başlayan, düşündürücü mesajlar eşliğinde komedi filmi gibi devam eden “Mickey 17” ile G. Koreli sanatçı günümüzün en yetenekli yönetmenlerinden biri olduğunu kanıtlıyor. 5 Oscar Ödüllü, Altın Palmiye’li “Anora” 2024’ün, herkesin beğenisini kazanacak “Garanti Belgeli” filmiydi. “Mickey 17”, 2025’in hemen başında onun yerini almak için adaylığını koyuyor. Basın gösterimin yapıldığı salondan çıkan herkesin yüzü gülüyordu; herkes hoşça vakit geçirdiği için memnundu. Bir bilimkurgu filminde “Mickey 17”deki kadar eğlendiğimi, keyif aldığımı hatırlamıyorum. Konusu 30 yıl sonrasının, Niflheim isimli hayali bir keşif kolonisinde geçen film, absürd konusuna rağmen, incelikli mizahıyla izleyicisini eğlendiriyor. Müthiş bir komedi filmine imzasını atan Bong Joon Ho, tansiyonu hiç düşmeyen, ilgiyi baştan sona ayakta tutan bu son filmiyle bilimkurgu ile kara komedi türlerini ustalıkla harmanlıyor.
BONG JOON HO’NUN İLKLERİ
Bong Joon Ho’nun önceki bilimkurgu filmleri “Kar Küreyici / Snowpiercer” ve “Ojka”nın mükemmel bir karışımı olan “Mickey 17”si, heyecan verici, şaşırtıcı, kaotk bir politik hiciv. Dünyadaki gidişata dair acımasız bir yorum getiren film, kapitalist bir toplumda hayatta kalmak için ödenecek bedelleri gözlere sererken, sömürgecilik ve yolsuzluk üzerine son derece samimi ve rahatsız edici şeyler söylüyor. Bazen çok komik, tuhaf ve çılgın, bazen yürek parçalayıcı olabilen film, aynı zamanda içinde yaşadığımız kapitalist sistemin mükemmel bir alegorisi. Auteur yönetmenlerin dehasının ürünü filmlerin görevleri arasında, her bireyin topluma karşı olan sorumluluğunu hatırlatması da var.
“Parazit” (2019) korku unsurları barındırmasına rağmeni filmin sosyal mesaj içeren hikayesini oluştururken, gerilim ve kara komedi ögelerine odaklanmıştı. 2006 tarihli “Yaratık / The Gost” G. Kore sinemasının korku klasiklerinden biri haline geldi. Uzaylı istilası, kara komedi, fantezi ve macera türlerindeki “Mickey 17”, büyük Hollywood prodüksiyonları “Okja” (2017) ve “Kar Küreyici / Snowpiercer” (2013) filmleri gibi İngilizce çekildi.
50 yaşındayken yaptığı “Parazit / Gisaengchung” filmiyle Asya sinemasının en çok konuşulan, en ünlü yönetmeni haline gelen Bong Joon Ho birçok ilke imzasını attı. “Parazit” Oscar tarihinde En İyi Film ve En İyi Uluslararası Film dalllarında ödül alan ve ilk defa İngilizce olmayan En İyi Film Oscar Ödülünü alan film oldu. G. Kore sinemasının Oscar’daki ilk başarısı olan bu filmi, 300’ü aşkın ödüle götüren yolun başlangıcı, Cannes’da dünya prömiyerine katıldığım, Altın Palmiye Ödülü’nü kazandığının ilanının yapıldığı salondaydım. Bong Joon Ho’yu En İyi Yönetmen ve En İyi Orijinal Senaryo Ödüllerinin sahibi yapan film 4 Oscar, 2 Bafta, 1 Altın Küre Ödülünü kucakladı. Kara komedi, psikolojik gerilim, macera türlerini birleştiren filminde, Bong Joon Ho ülkesi G. Kore’yi, neoliberal sistemin bir laboratuarı olarak inceledi, sınıf çatışmasının ince bir mizah duygusu eşliğinde ele aldı. Farklı sosyal sınıflara mensup G. Koreli 2 ailenin yolunun kesişmesinden Bong Joon Ho, sınıf ve gelir eşitsizliği üzerinden etkileyici bir bir toplumsal eleştiri başyapıtı yaptı. 2 milyon seyirci tarafından izlenen bu filmden 6 yıl sonra “Mickey 17” geldi.
Beklenmedik bir kahraman olan Mickey Barnes ,sıradan hayatında geçimini sağlamak için mücadele eden bir adamdır. Ancak bir gün, kendisine son derece olağanüstü ve sıra dışı bir durumda bulur. Bir keşif kolonisi olan Niflheim adlı buzul gezegeninde, keşif klonları tehlikeli görevlere gönderilmektedir. Bu sefer Mickey 17 adlı bu “harcanabilir” (yani öldürülebilir) klon, zorlu bir görev için seçilmiştir. Mickey 17’nin yeni işi, alışılmışın dışındadır. Çünkü bu iş onun yaşamını riske atmasına, hatta geçinebilmek adına ölümü göze almasına neden olacaktır. Mickey ölse de yeniden klonlanabilir ve geçmişte olanları hatırlayabilir. Nitekim dünyadan geldiğinde kendisine Mickey 1 adı verilmesinin üstünden çok zaman geçmeden Mickey 17’ye kadar klonlanır.
Bir görevi sırasında Mickey 17’nin öldüğü düşünülerek yeni bir Mickey 18 klonu aktif hale getirilir. Ancak Mickey 17 hala hayattadır. Bu durum o ve yeni klonu arasında büyük bir mücadeleye yol açar. Ancak bu zıt karakterler birbirlerinden çok farklıdır. Sevgi dolu, düşünceli, fedakar 17’den sonra gelen 18 kötü, bencil,hain ve çıkarcıdır. Karanlık ruhlu, yozlaşmış politikacı patron Kenneth Marshall (Mark Ruffalo) ve karısı Ylfa (Toni Collette) boğaz tokluğuna çalıştırdığı klonlarını araştırmalarında kobay olarak kullanıp rahatça harcamaktadır. Deneyimli klonlardan biri olan Nasha (Naomi Ackie) Mickey 17’ye ilgi gösterince ikili arasında derin bir bağ oluşur. Patronun sağ kolu Timo (Steven Yeun) “harcanabilir klonları” ölümcül görevlere yollar. Gezegeni istila eden Kenneth- Ylfa ikilis, koloninin asıl sahipleri olan “garip mahluklar” olarak adlandırdıkları zararsız yaratıkların kökünü kazıtmayı akıllarına koymuşlardır.
DÜŞÜNDÜRÜCÜ MESAJLAR
Çalıştığı şirketin bilgisi dışında onu klonladığını ve tehlikeli görevler için birden fazla Mickey yarattığını keşfedince, kendini keşfetme ve intikam yolculuğuna çıkar. Yol boyunca Mickey, bazıları gerçek doğalarının farkında olmayan, bazıları hayal kırıklığına uğramış ve asi haline gelmiş diğer klonlarla karşılaşır. Karmaşık bir aldatmaca ve ihanet ağında yolunu bulmalı ve tüm bunları yaparken Niflheim’in zorlu ortamında hayatta kalmaya çalışmalıdır. Tek kullanımlık bir klon olmanın psikolojik etkisini araştıran, insan olmanın ne anlama geldiğini ve bireysel yaşamların değerini soruşturan film, kimlik, ölümlülük, uzay kolonizyasyonunda harcanma etiği gibi zorlu temaların hakkını veriyor.
Bu ilginç ve gerilim dolu filmde, Mickey’nin işvereni onun işine bağlılığını ve sadakatini sürekli test eder. İşveren Mickey’den her seferinde fazlasını isterken, onun sınırlarını zorlar ve hayatta kalma içgüdülerini tetikler.
Mickey, yaşamının bu zorlu döneminde, hem fiziksel hem de zihinsel olarak büyük bir mücadele verir. Kendi sırlarını keşfederken, hayatta kalmak için neler yapabileceğini ve ne kadar ileri gidebileceğini görür. Film sürekli artan bir gerilim ve aksiyonla izleyiciyi eğlendirip içine çekerken, Mickey’nin mücadele dolu hayatı ve beklenmedik kahramanlık hikayesi izleyiciye derin bir etki bırakır. Film başdöndürücü bir final sahnesiyle noktalanır. Bong Joon Ho’nun yetenekli kaleminden çıkma sürükleyici senaryosu ve güçlü karakterleriyle, bu yapım izleyenleri derinden düşündürmeye teşvik eder. Film, Mickey’nin hayatı ve aldığı kararların sonuçlarıyla ilgili düşündürücü mesajlar verirken, aynı zamanda izleyiciye farklı bir perspektif sunar.
Mickey 17 rolüyle filmin yükünü omuzlarında taşıyan Robert Pattinson, 1986’da Londra’da araba satıcısı bir baba ile bir model ajansı çalışanı bir annenin oğlu olarak doğdu. Müziği olan ilgisiyle 4 yaşında gitar ve piyano çalmayı öğrenmeye başladı. Pattinson bir tiyatro oyununda dansçı olarak kariyerini başlattı. “Alacakaranlık / Twilight” romanlarının 5 film uyarlamasında Edward rolüyle 22 yaşında dünya çapında bir şöhrete kavuştu. David Conenberg’in “Comopolis”inde ve “Yıldız Haritası / Maps to the Stars”ında, David Michol’un “The Rover”nde, Claire Denis’nin “High Life”ında ve Christopher Nolan’ın “Tenet”inde oynadı. Filmde Mickey 1’den başlayarak, 17 ve 18’i canlandıran Pattinson, dünyadan gelirken temiz kişiliğini 17 olarak sürdüren,18 olduktan sonra zıt karakterli bir klon olan filmin baş kahramanına mükemmel bir yorumla can veriyor.
Daha önce Bong Joon Hu’nun “Ojka”sında oynayan Steven Yeun (42) Seul’de dünyaya geldi, Kanada’ya taşındı, Kariyerini ABD’de yaptı. Yeun, Lee İsaac Chung’un “Minari”, Jordan Peele’in “Nope” gibi önemli filmerde oynadı. Yeun, bulunmaz uşak, kötü ruhlu Timo’da çok başarılı. Wisconsin doğumlu Mark Ruffalo (58) 4 Oscar Ödüllü “Zavallılar / Poor Things”, 2 Oscar Ödüllü “Spotlight” ve 4 Oscar adayı “Foxcatcher” filmlerinde yeteneğini kanıtladı. Her sahnede rol çalmasına rağmen, eğlendirici kompozisyonuyla yozlaşmış bir politikacıya can veren Mark Ruffalo filmin “kötü adam”ı. Oscar’a aday gösterildiği “Altıncı His / The Six Sense”ten tanıdığımız Avustralyalı aktris Toni Collette (53), patronun karısı Ylfa’da mimikleriyle öne çıkıyor. “Whitney Houston” da efsanevi şarkıcıyı canlandıran İngiliz aktris Naomie Ackie (34) zorlu Nasha rolünün hakkını veriyor.
Yönetmen / Senaryo : Bong Joon Ho
Görüntü Yönetmeni : Darius Khondji
Kurgu : Jinmo Yang
Müzik : Jaeil Jung
Oyuncular : Robert Pattinson, Naomi Ackie, Steven Yeun, Toni Colletto, Mark Ruffalo, Anamaria Vartolomei, Daniel Henshall, Chelsea Li, Stuart Whelan, Spike White, Liam Edwars, Patsy Ferran, Cameron Britton, Ian Hanmore, Edward Davis, Steve Park, Angus Imrie, Anna Mouglalis
ABD / Bilimkurgu-Aksiyon-Komedi / 137 Dk.