Muhteşem Marty / Marty Supreme
BİR SPORCUNUN YÜKSELİŞ ÖYKÜSÜ
Josh Safdie’nin epik dönem draması “MUHTEŞEM MARTY” vizyonda
Senaryosu Amerikan masa tenisi şampiyonu Marty Reisman’dan esinlenerek yazılan “Muhteşem Marty”, aksiyon filmleri modunda hızlı bir tempoyla anlatılıyor. Thimotée Chalamet’nin şaşırtıcı performansıyla, dinamik kurgusuyla izleyici 2 buçuk saatin nasıl geçtiğini anlayamıyor. Film hırslı bir iş adamı üzerinden kapitalist sistemi, bir tiyatro oyuncusu üzerinden tiyatro dünyasını, rüşvet yiyen bir polis üzerinden N.Y. polis teşkilatını eleştiriyor.
Josh Safdie’nin “Muhteşem Marty / Marty Supreme”i Amerikan masa tenisi oyuncusu Martin (Marty) Reisman’ın hayatı ve kariyerinden esinlenerek, senaryosu J. Safdie ve Ronald Reisman tarafından yazılan epik bir dönem draması, bir spor-komedi filmidir. Kardeşi Benny’den ayrılıp ilk kez tek başına yönettiği filmde, Josh Safdie sporcu bir gencin yükseliş öyküsünü, aksiyon filmleri modunda hızlı bir bir tempoyla mizansenine taşıyor. Timothée Chalamet’nin şaşırtıcı ve sinir bozucu performansıyla, olağanüstü mizanseniyle, dinamik kurgusuyla filmde izleyici, 2 buçuk saatin nasıl geçtiğini anlayamıyor. Film ekrana taşınmış en heyecan verici spor biyografilerinden biri. New York kentinin suç dünyasını, kaybeden karakterlerini merkezine alan filmleriyle tanınan Josh- Benny Safdie kardeşler Amerikan Bağımsız sinemasının gözde temsilcileri olarak, günümüz metropollerinin gürültüsünü, hızını, para ve başarı takıntısını benzersiz bir sinema diline dönüştürdüler.
Gerilim yaratmadaki ustalıklarıyla, rahatsız edici karakterleriyle, seyirciyi yoran tempolarıyla, Safdie’lerin filmleri adeta izlenmez, yaşanır. Yahudi yönetmen kardeşlerin gözde teması “kazanma arzusu”nu merkezine alan “Muhteşem Marty”nin baş kahramanı, masa tenisi şampiyonu Marty, kendini ispat etmeye ve hayata tutunmaya çalıştığı gençlik yıllarında hep ünlü olmanın peşindedir. Çevresini rahatsız edecek yanlış kararlar alsa da, suç dünyasına karışsa da, sürekli huzursuzluk yaşatsa da, kurtuluşu para kazanmadaki takıntısıyla, ne tam kötü ne de tam iyi bir kişidir. Safdie’lerin ünlü olmadan önce TV için yaptıkları “Go Get Some Rosemary”de (2009) Ronald Bronstein ile başlattıkları işbirliği, patlama yaptıkları “Soygun / Good Time”da (2017), psikolojik gangster draması “Kesilmemiş Mücevherler / Uncut Gems”de (2019) sürdürdüler. Benny bu yıl Venedik’te kendisine En İyi Yönetmen Gümüş Aslan Ödülü’nü getiren “Dövüş Efsanesi / The Smashing Machine” ile sükse yaptı. Ağabeyi Josh’un “Muhteşem Marty”si belki de kariyerinin en başarılı yapıtı oldu.
HEYECAN VERİCİ SPOR BİYOGRAFİSİ
Film, N.Y.’ta bir ayakkabı dükkanında çalışarak zar zor geçinen masa tenisi oyuncusu Marty’yi (Timothée Chalamet) izliyor. Orada, kaba bir adamla evli olan eski iş arkadaşı ve komşusu Rachel (Odessa A’zion) ile sevişiyor. Londra’daki masa tenisi şampiyonasına gittiğinde lüks bir hayat yaşamaya çalışırken, lüks otelin lobisinde gördüğü ünlü oyuncu Kay Stone’un (Gwyneth Paltow) hayatına (ve yatağına) girmeyi başarıyor. Şampiyonluğu kaybedip “Yenilmiş Amerikalı” olarak alay konusu olunca, borç içinde N.Y.’a döner ve ne pahasına olursa olsun egosunu ve itibarını yeniden inşa etmek zorunda kalır. Rachel’in kendisinden hamile kaldığını öğrenir. J. Safdie – R. Bronstein incelikli karakter tahlilleriyle senaryolarını renklendiriyorlar. Baş kahramanları Marty sevmediği bir işte çalışan, aklı masa tenisi şampiyonluğunda olan, 3-5 $ kazanmak için her türlü sahtekarlığı yapan, gözü yükseklerde, kişiliksiz, oportünist bir gençtir. 1950’lein N.Y.’unda, hayalleri kimse tarafından ciddiye alınmayan Marty, büyük bir başarıya ulaşma arzusu uğruna her şeyi riske atmayı göze alır.
Kimsenin saygı duymadığı bir hayali olan Marty, büyük başarılara ulaşmak için cehennem sıkıntılarından geçmeye hazırdır. Manhattan’da şoförlük yapan siyahi ortağıyla geliştirdikleri dolandırıcılık yöntemleriyle, harçlıklarını çıkarmak için her türlü yolsuzluğa başvururlar. Marty’nin 8 yaşından beri tanıdığı, ilk göz ağrısı olan komşusu Rachel, itici, duygusuz bir adam olan İra Mizler (Emory Cohen) ile mutsuz ve tatminsiz bir evliliğe mahkumdur. Gözden düşmüş, parlak günlerini özleyen, güzelliğini hala koruyan eski ünlü tiyatro oyuncusu Kay, sevmediği zengin kocasına sadece kendisine sağladığı lüks hayat uğruna katlanmaktadır. Cinsel açlığını, kendisine cüretkarca kur yapan Marty ile yatarak karşılar. Amerikan mürekkep sanayisinin lideri, acımasız, kindar, rövanşist kapitalist, para kazanma uğruna her yolu mübah sayan Makyavelist işadamı Stone, güzel ve ünlü karısı Kay’i elinde tutmak için her şeyi göze alır. Karısının kariyerinde yeni bir başlangıç yapabilmesi için bir tiyatro oyununun finansmanını üstlenir.
Stone’un dış piyasalara açılmak için veremeyeceği taviz yoktur. Japonya piyasasına girmek için tertiplediği kampanyada, Japon masa tenisi şampiyonu Koto’nun Amerikalı Marty’yi şike bir maç sonrası hezimete uğratması da var. Ayakta kalmak için her türlü tavizi vermeye hazır Marty, başta dirense de, para için danışıklı dövüşlü bir müsabakada senaryosunda yer almayı kabul eder. Stone’un özel uçağıyla Japonya’ya gider. Safdie- Bronstein senarist ikilisi zekice yapılmış sayısız sistem eleştirisine senaryolarında yer verirler. İş adamı Stone üzerinden kapitalist sistemin verdiği zararları gözler önüne sererken, rüşvet yiyen bir polis üzerinden N.Y. polis teşkilatını, düşüşteki tiyatro oyuncusu Kay üzerinden tiyatro dünyasını hınzır bir mizah anlayışıyla eleştirirler. Senaristler Stone’un Japonya’daki görkemli promosyon gösterisiyle reklam dünyasını tiye alıyorlar. Senaristler sadece Amerikan iş dünyasını değil, zehirli cesaretin dünya çapındaki Amerikan itibarının bir parçası haline gelmesinin de bir başlangıç öyküsünü anlatıyor.
“KAZANMA ARZUSU” TEMASI
Marty sadece bir masa tenisi dehası olabilir, ama aynı zamanda agresif bir Amerikan iş adamının, sadece kendi köşesine hükmetmekle yetinmiyor, tüm gezegene ihtiyacı olan hızla konuşan birinin de bir örneği. Uluslararası düşmanlarını alt etmek için ne gerekiyorsa yapacaktır. Tam bir Amerikanvari hikaye olan film, ilk karesinden sonuncusuna kadar canlılıkla dolu, geniş kapsamlı ve heyecan verici bir spor destanı. Josh Safdie eşi benzeri görülmemiş bir ölçekte, organize bir kaosun ustalıklı bir yorumunu sunarak, bizi Marty’nin dünyanın en iyi masa tenisi oyuncusu olduğunu kanıtlamak için verdiği amansız mücadeleye sürüklüyor. Film, birçok eleştirmenin mizansenini, senaryosunu, müziğini ve kurgusunu övmesiyle geniş çapta beğeni topladı. Timothée Chalamet’nin filmdeki performansının da kariyerinin en iyisi olduğu söylendi. Filmin Altın Küre Ödülleri için 3 adaylığı var : Müzikal veya Komedi dalında En İyi Film, En İyi Senaryo ve En İyi Erkek Oyuncu.
Bu son filmiyle izleyicisini şaşırtmak istercesine Josh Safdie 50’lerde geçen konuyu, 70’lerin gergin karakter incelemelerini anımsatan bir film diliyle çekiyor. Bu yer değiştirme kasıtlıdır; izleyiciyi bilinçaltında şaşırtmanın, onları ait olduğunu düşündüğü yerde asla olmayan, zamandan kopmuş bir karakterin yerine koymayı amaçlıyor. Josh, kardeşi Benny ile birlikte “Kesilmemiş Mücevherler / Uncut Gems”de benzer teknikleri kullanmıştı. Josh Safdie’nin cesur seçimleri, kahramanı Marty üzerinden bir şeyde dünyanın en iyisi olduğunu düşündüren ve düşünmenin, o şeyde gerçekte olmak kadar önemli olduğunu sanan bir adamın hikayesini anlatıyor. Filmin büyük kozlarından biri olan görüntü yönetmenliği koltuğunda, Tahran doğumlu, 70 yaşındaki, 2 kez Oscar’a aday gösterilen Darius Khondji oturuyor. Sayısız ünlü yönetmenle çalışan bu görüntü sihirbazı, Alejandro G. İnnarritu’nun “Bir Avuç Doğru Yalan Yanlış Güncesi / Bardo” ve Alan Parker’in “Evita”sıyla Oscar’a aday gösterilmişti. Çalıştığı yönetmenler arasında, Michael Haneke (“Aşk / Amour”), David Fincher (“Yedi / Seven” ve “Panik Odası / Panic Room”), Woddy Allen (“Paris’te Bir Gece Yarısı / Midnight in Paris”), Bernardo Bertolucci (“Çalınmış Güzellik”), Jean-Pierre Jeunet- Marc Caro (“Şarküteri / Delicatessen”) var.
Josh- Bronstein ikilisi senaryonun dışında filmin kurgusunda da işbirliği yapıyorlar. Filmdeki rolüne 7 yıldır hazırlanan, masa tenisi yeteneğini geliştiren Thimotée Chalamet, sergilediği 70’lerin Al Pacino’sunu anımsatan performansıyla, çevresinin en büyüleyici ve en sinir bozucu kişisi rolünü oynuyor. Hızlı konuşması, yüksek enerjili zekası ve sarsılmaz özgüveniyle hem duygusal hem de fiziksel olarak role kendini tamamen veriyor. “Beni Adınla Çağır / Call Me By Your Name” ve “Bob Dylan : Bir Tam Bilinmez / A Complete Unknown” ile 2 Oscar adaylığı olan Chalamet bu yılın favorileri arasında gösteriliyor. Filmde, Japon rakibiyle oynamadan önce “Japonya’ya 3. atom bombasını atacağım” diye övünüyor. Odessa A’zion, sadık kız arkadaş Rachel rolünde Marty’yi o kadar uzun zamandır tanıyordur ki, sadece ona özgüven aşılamakta kalmayıp, onun en iyi versiyonuna ulaşmasını nasıl sağlayacağını da biliyor. Gwyneth Paltrow, sönmekte olan yıldız klişesinden kaçınıyor ve ister açılış sahnesindeki kalabalık tarafından, isterse de sevgi bombardımanı yapan masa tenisi oyuncusu tarafından olsun, sevilmeye ihtiyacı olan bir kadının gerçeğini incelikle ortaya koyuyor.
MARTİN (MARTY) REİSMAN KİMDİR
1930- 2012 yılları arasında yaşayan Reisman, ABD Tek Erkekler Masa Tenisi Şampiyonudur. Manhattan’da Aşkenaz Yahudi bir çift olan Sara ve taksi şoförü Moris’in çocuğu olarak dünyaya geldi. 9 yaşında masa tenisine başladı. 4 yıl sonra gençler şampiyonu oldu. Biyografik film olmamasına rağmen senaryo Marty Reisman’dan esinlenerek oluşturuldu. Broadway’deki Masa Tenisi Kulübünde bahislerde rakiplerini yenerek para kazandı. 1949’dan itibaren 2 yıl Harlem Globetrotters ile masa tenisi gösterileri yaparak dünyayı dolaştı. Profesyonel hayatında 22 büyük şampiyonluk kazandı. Dünya şampiyonasında 5 madalya kazandı. 1997’de 67 yaşındayken ulusal bir yarışmayı kazanan en yaşlı oyuncu unvanını kazandı.
Yönetmen : Josh Safdie
Senaryo / Kurgu : Josh Safdie, Ronald Bronstein
Görüntü Yönetmeni : Darius Khondji
Müzik : Daniel Lopatin
Oynayanlar : Thimotée Chalamet, Gwyneth Paltrow, OdessaA’zion, Koto Kawaguchi, Emory Cohen
ABD / Biyografi-Spor-Dram / 150 Dk.












